menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Adaletli olmak!

7 0
03.11.2025

İslam, insanın hem kendi nefsiyle hem de toplumla olan ilişkisini düzenleyen bir rahmet dinidir. Bu dinin merkezinde ise adalet vardır. Çünkü adalet, Allah Teâlâ’nın isimlerinden biridir: “el-Adl” — Adaletin ta kendisi olan, her işi yerli yerinde yapan Allah. Birmü ‘minin hayatı, işte bu ismin tecellisine ayna olmalıdır.

Zira adalet, sadece mahkeme salonlarında tecelli eden bir kavram değil, insanın kalbinden başlayıp hayatın her alanına yayılan bir ölçüdür. Yüce Rabbimiz, NahlSuresi 90. ayette şöyle buyurur: “Allah Teâlâ, adaleti, ihsanı ve akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkin işleri, fenalığı ve azgınlığı yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”

Bu ayet, İslam toplumunun temelini oluşturur. Çünkü adalet olmadan ne ihsan kalır ne merhamet. Adalet, insana doğru ile yanlışı, hak ile batılı ayırmayı öğretir. Bir toplumda adalet varsa, o toplumda güven vardır. Güvenin olduğu yerde huzur vardır.
Ancak adalet zedelendiğinde, toplumun kökleri de sarsılır.

Resulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), adaletin sadece bir ilke değil, yaşanması gereken bir hayat biçimi olduğunu ümmetine öğretmiştir. Bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Adaletle hükmedenler, kıyamet gününde Rahman’ın sağında nurdan minberler üzerinde olacaklardır.”(Ahmed b. Hanbel, II, 160)

Bu müjde, sadece yöneticilere değil, her bireye bir sorumluluk yükler. Çünkü adalet, yalnızca hüküm verirken değil; alışverişte, şahitlikte, mirasta, hatta kalpte bile........

© Maraş Gündem