“Dünyanın Sonundan Çok da Bir Şey Beklemeyin”
Büyük bir altüst oluş içinde savrulduğumuz çok açık. Ulusal, bölgesel ve küresel tüm gelişmeler bu alt üst oluşun emareleriyle yüklü. Bildiğimiz dünya, gözlerimizin önünde çözülüyor. Hoş, bildiğimiz dünya çözülmemiş haliyle de devasa bir problem yumağı olarak hayatımıza kast ediyordu. Ancak yine de iyi kötü işleyişine, işleyişine ilişkin standartlara ve kabullere aşina olduğumuz bir dünyadan bahsediyorduk. Buradaki çözülme, basit bir harita kaybı değil aynı zamanda işlerin yeniden bir düzen kazanacağına ilişkin imkânların da yitimi anlamına geliyor. İmkânlar yitiriliyor çünkü içinde bulunduğumuz tekno-ekonomik gerçeklik, bütün bir hayatı bambaşka bir hüviyete büründürüyor.
Hayatın bu yeni hüviyetine ilişkin anlama çabasının çok yetersiz kaldığı bir tarihsel eşikteyiz. Krizi derinleştiren ve baş edilmesi güç hale sokan şeylerden birisi de karşı karşıya olduğumuz bu yeni durum karşısındaki anlamlandırma kapasitemizdeki yetersizliktir. İnsanlık tarihinin başından bu yana süre gelen değişim dinamiğinin bir uzantısı gibi değerlendirilemez içinde bulunduğumuz dönem. Bu uzun tarihin içinde önemli kırılma anları var........
© Maarifin Sesi
