Devir “intikam” devri mi?
“Devlet ana” ya da “Devlet baba” öğretisiyle yetişen bir toplumuz. Böyle toplumlarda devletin bu kucaklayışı rolünü kaybedip “cezalandırıcı bir figür” olarak algılanması kolay olmaz. Yılların alışılagelmiş, kanıksanmış öğretileri vardır. Ancak maalesef son yıllarda yaşananlara bakınca bu algının her geçen gün değiştiğine tanıklık ediyoruz. İBB’nin Seçilmiş Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyonu protesto eden gençler arasında tutuklananların sayısı bir kez daha 301’e yükseldi. 18-22 yaş aralığında, çoğu hayatında ilk kez gözaltı görmüş gençlerimiz bunlar. Ülkenin geleceği... Çoğu hakkındaki iddianame tamamlandı. 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor. Bu zaten en üst sınırdan ceza alsalar dahi serbest kalacakları anlamına geliyor. Ancak son hazırlanan iddianamede onlarla ilgili istenen cezanın bir ayrıntısı daha var. Gençler için “siyasi yasak” talebi de bulunuyor. Yani apolitik diye bildiğimiz, yıllardır üzerlerine tam da bu bağlamda kitaplar yazılan, araştırmalar yapılan bu kuşak, sokağa çıktıkları ilk gösteriden orantısız cezalarla “bastırılmaya” çalışılıyor. Türkiye’de siyasi muhalefete katılmanın “riskli bir faaliyet” olduğu açıkça ortaya konuluyor. Gençler bugünden “gelecekle” cezalandırılıyor. Buna “hukuki süreç” demek bir hayli zor.
★★★
Üstelik gelecek kadar geçmiş de cezalandırılıyor günümüzde. Bir örnek daha. 2013’te Gezi olayları sırasında polisin attığı gaz fişeği nedeniyle 14 yaşında hayatını kaybetmişti Berkin Elvan. Anne ve babasına “Cumhurbaşkanına hakaret”ten ayrı ayrı hapis cezası verildi. Anne Gülsüm Elvan “Hakaret değil, bir feryattı, isyandı. Çocuğuma hasretim” diye savundu kendini. Cezalar, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ertelendi ama verilen mesaj çok açıktı:........
© Korkusuz
