Ata Sporumuza Sahip Çıkmak Lafla Değil, İcraatla Olur
Geçtiğimiz sabah gün henüz doğarken yola koyulduk. Hedefimiz, yalnızca bir spor organizasyonunu izlemek değildi; bir kültürü yaşamak, bir geleneğe tanıklık etmekti. 664 yıldır süregelen, Türk milletinin genetik hafızasında yer etmiş, güreşin kalbinin attığı yer: Kırkpınar Yağlı Güreşleri... Yanımda Koz ekibinden deneyimli gazeteci Sadi Akdoğan, sporun mutfağından gelen ve sorunları iyi bilen Vedat Tekin ile Flash Kocaeli'nin sahibi, basının nabzını tutan isimlerden Hüseyin Öziri vardı. Bu yıl Kocaeli’den 33 pehlivan er meydanına çıkacak. Onların yanında olmak, sadece bir destek değil; aynı zamanda bir görevdi bizim için. Edirne’ye sabah saatlerinde vardık. Basın işlemlerimizi tamamladıktan sonra stadyum çevresinde küçük bir tur atmak istedim.
Biraz izlenim toplamak, hem güreşçilerle hem de gelen halkla konuşmak istedim. Ne yazık ki gördüğüm manzara, 664 yıllık geleneğin ihtişamıyla bağdaşmayacak kadar vasattı. Hatta yer yer utanç vericiydi. Her şeyden önce, güreşçilerin kaldığı alanlar içler acısıydı. Kulüpler kendi imkanlarıyla çadırlar kurmuş, ama bu çadırlar ne estetik açıdan kabul edilebilir düzeydeydi, ne de sağlık ve güvenlik bakımından. Adeta bir festival alanı değil, bir kaos görüntüsü hâkimdi. Çamurun, güneşin, tozun ve düzensizliğin içinde, bedenlerini er meydanında ortaya koyacak gençlerin kamp yapmaya çalışması, Türk sporuna yakışmayan bir görüntüydü. Her yıl aynı şikâyetler dile getirilirken neden hala bir çözüm üretilemiyor? Devletin ya da........
© Kocaeli Koz
