menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çok merkezli uluslararası sistem ve bölgesel yansımaları

11 0
06.02.2025

Geçen hafta uluslararası sistemin "çok-kutuplu" bir yapıya sahip olduğu algısının günümüz gerçeğini yansıtmaktan uzak olduğunu belirtmiştik. Bu konuyu biraz açalım.

Uluslararası ilişkiler disiplininde uluslararası sistemi tanımlayan teoriler arasında güç dengeleri ve savaşların çıkma olasılığını "kutup"lar üzerinden tanımlayan teori, uluslararası sistemin genel olarak üç tür kutup düzeni üzerinden oluştuğunu anlatır; tek-kutupluluk, çift-kutupluluk, çok-kutupluluk. Oldukça kısa ve yalın bir tanımlama ile, çok-kutupluluk ikiden fazla devletin "eşit askeri, ekonomik, siyasi ve kültürel etkiye sahip olduğu güçler dağılımını" tarif eder. 19. Yüzyıldaki Avrupa güç dengesi genel olarak bu tarif için gösterilen örneklerden biridir. Bu ifadeden hareket edildiğinde, tek-kutupluluk ve çift-kutupluluk için ayrı bir tarife ihtiyaç olduğunu sanmıyorum. Soğuk savaş dönemi, ABD ile SSCB arasında oluşan dehşet dengesine dayalı çift-kutupluluğa örnek idi, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra ise ABD'nin tek kutup olarak kaldığı ileri sürüldü.

Bu anlatı uluslararası sistemi kutuplar üzerinden tarif ederken aynı zamanda bu sistem içinde etkileşim halinde olan aktörleri de devletler olarak kabul eden bir anlayışı yansıtmaktadır. 21. Yüzyılın ilk çeyreğini geride bırakmaya hazırlandığımız bir dönemde, ABD'nin tek-kutuplu bir sistemde hegemon göründüğü döneme yükselen bölgesel güçler, bölgesel örgütler, devlet dışı örgütler gibi aktörlerin meydan okudukları görülünce, içinde bulunduğumuz dönem tek-kutuplu sistemden çok-kutuplu sisteme geçiş süreci olarak tarif edilmeye başlandı. Oysa, yukarıda yaptığımız tariften de anlaşılacağı üzere, çok-kutuplu sistem güç merkezleri arasında simetri olduğunu varsaymaktadır. Bugünün uluslararası sisteminde güç merkezleri arasında bir simetri olduğunu varsaymak ise oldukça........

© Kısa Dalga