menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ben Atatürk Orman Çiftliği : 100 yaşındayım

15 1
05.05.2025

Ben Atatürk Orman Çiftliği 100 yaşındayım. Tam yüzyıl önce 5 Mayıs 1925 yılında, Hıdırellez gününde kurdu babam beni.

Bu ülkenin kurucusu, nefesi, geleceği, varlık nedenimiz babam Mustafa Kemal Atatürk.

Ben Atatürk Orman Çiftliği, babamın biriciği. Cumhuriyetin izi, geleceğin emaneti. Babam beni size emanet etti.

Vatan kurtulup, Cumhuriyet ilan edilince, yeni bir mücadele başlıyor dedi babam. Cumhuriyetin biricik devrimci modeli ben. Üretimden, eğitime, paylaşımdan geleceğe bir yol gösterecek, üretecek, öğrenecek, eğlenecek, sağlıklı bir toplum Cumhuriyetin, aydın, eşit, özgür bireylerini bağrımda kucaklayacaktım. Ev olacaktım, iş olacaktım, okul olacaktım, gelecek olacaktım, aş olacaktım. Ahh ne güzel düşünmüş babam.

Ankara’nın ot bitmez en kıraç topraklarını alınca babam, yeni bir hikayeyi bu kıraç topraklara kurulan çadırlarla başlattı: Benim hikâyem.

Yıkık dökük harabe bir evim vardı sadece. Babam benim büyümem gelişmem ve serpilmem için tüm süreçlerin başında yer aldı. Binalar yapılırken de, ekinler biçilirken de hep yanımdaydı.

Bir yıl içerisinde çadırlardan binalara geçildi. Fabrikalarım açıldı bir bir: Süt Fabrikası, Şarap Fabrikası, Bira Fabrikası, Viski Fabrikası… Beni büyütmek ve geliştirmek için çalışan işçilere, memurlara evler yapıldı. Lokanta, hamam, sosyal kulüpler eklendi evlere.

Çalışanların çocukları için okul, kreş, oyun alanları, sağlık ocakları yapıldı. Öyle heyecanlanıyordum ki bağrımda çocuklar koşturacak, şen şakrak seslerle dolacağım diye. Ve koşturdular çocuklar ormanlarımda, topraklarımda, şen şakrak günler yaşadım ben

Sonra fidanlar toprakla buluştu. Çorak topraklarda ağaçlarım büyümeye başladı. Büyük ve küçükbaş hayvanlar getirildi. Ağıllar, kimyahaneler, tavuk kümesleri, yoğurt üretim atölyeleri, elektrik santralleri, tamirhaneler, tohumhaneler, bağırsakhaneler, mezbaha, marangozhane, hangarlar yapıldıkça çoğaldım, çoğaldım, çoğaldım…

Sonra denizi olmayan Ankara’ya deniz gözlü babam, iki havuz yaptı. Marmara Havuzu ve Karadeniz Havuzu. Gençler, çocuklar, kadınlar, erkekler eşit ve özgür bireyler olarak yüzdüler sularımda. Yüzdüler, yüzdüler…

Şehirden beni görmeye gelenler olacaktı........

© Kısa Dalga