Fahiş KÖİ garantileri borçtan sayılmıyor, kamu borç stoku düşük gösteriliyor
Kamunun borç stoku aslında söylenenin 2 katına yakın olabilir. Rakamlar tartışmalı çünkü en başta KÖİ garantileri borçtan sayılmıyor. Kamunun 216 milyar dolar dış borcu 27 milyar dolar döviz cinsi iç borcu 120 milyar dolar KÖİ garantileri eklendiğinde 14 trilyona yakın borç çıkıyor. TL cinsi borç stoku (4,5 trilyon) eklendiğinde rakam 18,5 trilyona ulaşıyor. Kamu, “borç stokum 9,9 trilyon, durumum iyi” havasında. Yine AKP tarzı bir hokus pokusa geliyoruz.
***
AB tanımlı borç stoku 2024 sonu itibariyle 10,7 trilyon lira! Merkezi yönetim borç stoku Şubat 2025 itibariyle 9,9 trilyon lira görünüyor. Bu rakam CB hükümet sistemi denilen yeni rejim başladığında, Ocak 2018 itibariyle 1 trilyon bile değil, 892,7 milyardı. Yüzde 1.012 artmış. AKP’nin önceki 15 yılında, 2003–2018 arasında 252,1 milyardan 893’e gelmiş, yüzde 254 artmıştı. 2018 başında bu borcun yüzde 40’ı dış borçtu ve sadece bu @ döviz cinsi borçtu. 2025 itibariyle dış borç payı E ama döviz cinsi borç U. Çünkü içerden de döviz cinsi borçlanma yapıldı. Sorun şu: Ülkelerin borçluluk durumları değerlendirilirken bakılan en önemli parametre, borç stokunun GSYH’ye oranı. Türkiye’de bu oran yüzde 25’in altında. Maastricht kriterine göre ` eşik kabul ediliyor. Altı iyi, üstü kötü! Buna göre Türkiye’nin bu göstergede durumu iyi gözüküyor.
Fakat, Türkiye’de hiçbir gösterge yerli yerinde olmadığı için gerçek durumu görmek için daha fazla kazıya ihtiyaç var. Borçluluğun oranlandığı GSYH rakamı acaba doğru mu? Cari fiyatlarla GSYH’yi reel GSYH’ye çevrilirken baz alınan enflasyon oranı (deflatör) doğru mu? Döviz kuru baskılı olduğuna göre, dolar cinsinden milli hasılanın yüksek göründüğü muhakkak ama acaba hakkaniyetli bir kurdan ne kadar, bilinmiyor. Bu önemli çünkü, baskılı kur, GSYH’yi yüksek gösterirken, borçluluğu da düşük gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde borç yükünü tartışan iki önemli makale yayımlandı. Birisi TEPAV Maliye ve Para Politikası Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr. M. Coşkun Cangöz’e aitti. “Bağlantısal bütünsellik perspektifinden Türkiye ekonomisinde borçluluğun görünmeyen yükü” başlıklı ikinci yazı, Dünya yazarı, ekonomist Ömer Gencal’dan geldi. Cangöz’ün makalesinden bir özet yapalım:
“Türkiye’de kamu borcu nominal olarak önemli ölçüde artarken GSYH’ye oran olarak geriliyor. (…) Kamu borcunun GSYH’ye oranı düşük olduğu için mali alanın geniş olduğu ve bütçe açıklarının borç sürdürülebilirliği açısından risk yaratmadığı değerlendirmeleri yapılıyor. Peki........
© Kısa Dalga
