Cenevre’de ne oldu, ne olmadı?
Cenevre’ye giderken yazdığım makalenin başlığını ‘Cenevre çok şeye gebe’ diye atmıştım. Dönerken yazmakta olduğum bu makalenin başlığını en son atacağımı hesap ediyorum.
Tabii o iddiamda gebelikten bahsettiğim için haliye bu durumdan ortaya çıkan sonuçlar okuduğunuz makalenin konusudur.
Bir kere şunu peşinen söyleyeyim: Bu zirvenin sonuçlarına bakıp ‘Bu maddeler üzerinde anlaşmak için oralara gitmeye ne gerek vardı’ şeklindeki lafları birkaç şekilde değerlendiriyorum. Bu arkadaşlar ya Kıbrıs sorununun uluslararası bir sorun olduğu gerçeğini göz ardı etmek gibi çok stratejik bir hata yapıyorlar, ya da zirveden çözüm planı çıkmasını bekliyorlardı da bu gerçekleşmeyince sinirlendiler, böyle konuşuyorlar.
Öte yandan çözüm platformu ‘uluslararası’ olan bir sorunun çözümü için, uluslararası toplumun kalkıp Dikilitaş’a, yani ayaklarına geleceğini sanacak kadar naifler.
Size bir sürprizim var: Kıbrıslı çözüm işi çoktan bitti. Bittiği gibi çözümü de Kıbrıslılara danışacak halleri yok. Aynen 1960’ta olduğu gibi. Referandumsuz çözüm konuşmaları haybeye mi çıktı sanıyorsunuz? Ayrıca bu konferans 15 Ekim’de New York’ta alınan iki karardan biriydi. Diğeri de yeni geçiş kapıları meselesiydi. Guterres, yeni kapı açma işi başarısız olsa bile (ki oldu) bu zirveyi yine de toplayacaktı. İlk madde gerçekleşseydi, kuşku yok ki bunun üzerine koyarak gidilecekti.
Boş verin ama, gelin ortaya çıkan sonuçlara bakalım.
Toplamda 7 maddede toplanan zirve sonuçlarının 6 tanesi ‘Güven Yaratıcı Önlem’ diye nitelediğimiz, federal çözüm modelinin terminolojisi içinde olan şeylerdir. Geri kalan madde, benim zirvenin başından beri beklediğim ve söylediğim yeni zirve tarihidir. Bu açıklanmıştır. Böylece Maria Holguin’in göreve başladığı 1 Ocak 2024 tarihinde start alan çözüm süreci, yeni bir evreye geçmiştir. Bunu not edelim. Diğer maddeler de bu tarih bağlamında takvimleştirilmiştir.
Bunun da anlamı tarafların Temmuz sonuna kadar 2’si belli olan, 2’si henüz bilinmeyen kapıyı açması; Gençlik ve İklim Değişikliği Komitelerini kurup çalıştırması; İki tarafta -ama özellikle de bizde-utanç verici manzaralara yol açan mezarlıkların karşılıklı temizlenmesi ve renevasyonu; Mustafa Akıncı döneminde tamamen bittiğini sandığım (meğer tam bitmemiş) ara bölgenin mayınsızlaştırma çalışmalarının yeniden başlaması; Genel Sekreter’in atayacağı yeni kişisel temsilci üzerinde uzlaşılması ve daha önce üzerinde anlaşılmış olmasına rağmen bir çivi dahi çakılmayan ara bölgedeki solar enerji parkı işinin yapıma başlanmasıyla ilgili taraflar taahhüt altına girmiştir.
Her iki........
© Kıbrıs Postası
