menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir hafıza yolculuğu

8 13
09.04.2025

Kıbrıs Türkü, “dindar” olur, ama “dinci” olmaz… Buna hiç kimse kuşku duymamalı ve hiç kimse bu bağlamlarda yarattığı bulanık suda balık avına çıkmamalı…
Atatürk ilkelerini hiçbir baskıya ve yasaya gerek duymadan gönüllülük esasına uygun olarak ve hatta İngiliz Sömürge Yönetimi’nin ırkçı yasaklarına karşın içselleştirmiştir Kıbrıs Türkü… Halkımızı Türk kültüründen koparmak adına Rum Ortodoks Kilisesiyle işbirliği halinde Haçlı baskılar ve taktikler uygulayan bu yönetim, atalarımıza dağıttığı kimlik kartlarında bile “Türk” sıfatı yerine “Moslem” (Müslüman) sıfatını kullanırdı…
Dinle ilgili İngiliz taktikleri parçalayıcıydı. “Böl ve yönet”çiydi… Kıbrıs Türk halkı içinde tarikatları, mezhepleri, şeyhlikleri organize eden ceberrut bir yönetimdi Türk halkının başına çöken…
1950’li yıllara dek Kıbrıs Türk kadınlarının çoğunluğu kara çarşaflara ve peçelere bürünmüştü… Evlilik kurumunda kadın haklarını koruyan medeni nikâh yerine “imam nikâhı” uygulanmasını geçerli sayan İngiliz Yönetimi, uygar yasalardan “Moslem” diye sunduğu ve algıladığı Türk halkını dışlamaktaydı…
Mücadeleci halkımız, işte bu koşullar içinde Atatürk ilkelerinden bilgili olmuş ve bu ilkeleri toplumsal yaşam biçimine dönüştürmüştür… “Dinci” değil, ama “dindar” bir Türk halkı oluştu Kıbrıs’ta… “Türküm” demenin, Türk bayrağının ve Atatürk fotoğraflarının bile yasaklandığı o günlerin Kıbrıs’ında…
*
Daha İngiliz sömürge yönetimi adayı terk etmeden 1950’li yılların sonunda, başkanlığını Rauf Denktaş’ın yaptığı Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu’nun çatısı altında kurulan Gençlik Teşkilatı, ada çapında yıldırım hızındaki bir örgütlenme ile İngiliz mirası son dinci hurafeleri de sildi… Celal Hordan, Türkiye’deki Milli Talebe Federasyonu’nun Başkan Yardımcısı olarak bilinirdi… Bu Gençlik Teşkilatı’nın başkanlığına getirilir… Onu Kıbrıs Türk Liderliğine takdim eden de Dr.........

© Kıbrıs Gazetesi