Huzur Sokağı’nda solan kına çiçeği
Dün Huzur Sokağı romanının yazarı Şûle Yüksel Şenler’in vefâtının 6. yıldönümüydü. Allah rahmet eylesin. Önce bilmeyenler için hayatını anlatayım.
Kıbrıs’tan Kayseri’ye göçen modern bir âilenin kızı olarak 1938’de dünyaya gelen Şûle, çalışmak zorunda kalınca orta okuldan ayrılır ve terzilik yapmaya başlar. On dört yaşında âşık olur. Dört sene süren büyük aşkına kavuşamaz. Nişan bozulur. Bozulur ama aşkını, bir sır gibi mezara kadar içinde saklar.
Tahsil görmese de Allah vergisi cesâreti ve okuma yazma aşkı sebebiyle yazı hayâtına başlar. (Acaba tahsiline devam etse nasıl olurdu? Körelir miydi yoksa daha derinliği olan bir yazar mı olurdu?)
Yazan, siyâsetle ilgilenen Şûle, âbisinin tesiriyle başını örter, konferanslar verir. Darbecilere kafa tutar, hapse girer. 1969’da bir gazetede tefrika edilmeye başlanan Huzur Sokağı romanıyla edebiyat dünyâsına çok hızlıca adım atar. Yazarak ve konuşarak, kamusal alanda yasak olan başörtüsünü özgürleştirme mücâdelesinin fitilini ateşlemiştir artık.
Otuzunu geçen şık, zarif ve hanımefendi Şûle, kendisine takdim edilen isimler arasında ilâhiyat mezunu tiyatrocu Abdullah Kars’ı beğenir. “Acaba tahsil görse nasıl olurdu?” sorusu, benim için burada da geçerli. Acaba evlenmese nasıl olurdu?
Şûle evlenmeseydi belki bir Harper Lee olmazdı ama Huzur Sokağı’ndan daha iyisini yazardı. Bunu ben demiyorum. Bir röportajında kendisi diyor.
Huzur Sokağı’nda âilesi vardır. Bilâl, ağabeyidir; Feyza da kendisi. Muhtemelen bir Bilâl bulduğuna inanan Şûle, Abdullah Kars ile İslâmî usûllere göre evlenir. Konuşmalarında, yüzüne vurulmadan kadının dövülmesini dayaktan saymayan ve dayağı, kadın vazîfesini ihmâl ederse erkeğin hakkı olarak gören Şûle, bu sözleriyle çok ağır imtihan olur. İslâmcıların Abdullah âbisinden, çok ciddi boyutta şiddet görür ama dâvâsı zarar görmesin diye hemen boşanmaz. Beş yıl sonra sabrı biter ve dâvâyı gözü görmez. Romanda Feyza’ya dünyâyı dar eden koca, dindar biri değildir. Ayyaş, kumarbaz bir serseridir. Fakat gerçek hayatta Şûle’ye dünyâyı dar eden, Bilâl’in ta kendisidir.
Şûle,........
© Karar
