Değerler Krizi ve Kimlik Arayışı
İçinde yaşadığımız çağ, insanlığın en büyük çelişkilerinden birine sahne oluyor. Bir yanda teknolojik ilerleme, bilgiye sınırsız erişim ve küreselleşme; diğer yanda derin bir kimlik bunalımı, kültürel yozlaşma ve değerler krizi… İnsanlık, geçmişin köklü mirası ile geleceğin belirsizliği arasında bir yol ayrımında.
Modern dünya, bireylere özgürlük sunduğunu iddia ederken aslında onları büyük bir tüketim çarkının içine hapsetmektedir. Reklam endüstrisi, medya ve dijital platformlar insanlara sürekli daha fazlasını tüketmelerini, "daha iyi" olmaları için sürekli bir yarış içinde bulunmalarını empoze etmektedir.
Örneğin, hızlı moda (fast fashion) endüstrisi insanları her sezon değişen kıyafet trendlerine ayak uydurmaya zorlayarak hem doğal kaynakları tüketmekte hem de bilinçsiz bireyler yetiştirmektedir. Sosyal medyada sunulmaya çalışılan "mükemmel hayat" algısı, insanları sahte bir mutluluk peşinde koşmaya iterken, manevi değerlerin, paylaşımın ve dayanışmanın geri plana atılmasına neden olmaktadır.
Oysa tarih boyunca büyük medeniyetler sadece maddi güçle değil, aynı zamanda manevi ve ahlaki değerleriyle de yükselmiştir. Günümüz dünyasında ise birey, maddiyat odaklı bir sistemin içinde sıkışıp kalmakta ve insanı insan yapan en temel duygular, çıkar ilişkileri uğruna feda edilmektedir.
Kimlik, bireyin kendini ait hissettiği değerler bütünü, tarihsel mirasın ve kültürel bilincin bir yansımasıdır. Ancak bugün, özellikle gençler arasında bir kimlik erozyonu yaşanmaktadır.
Popüler kültür, sosyal medya........
© Karadeniz'de sonnokta
