Çöküş görüntüleri ya da ilgi çekici olaylar
Tarih, hızlanmıştır. Hızlı akan tarih, mutlaka olumlu ve olumsuz olmak üzere, her alanda uç örnekler, eşine az rastlanır gelişmelerle kendini gösterir ama sonuçta, güzel günlere gebe olan bir süreçtir. Kaosun içinde mayalanan devrim, böyle gelişir. Toplumun altının üstüne gelmesi böyle ortaya çıkar.
2025 yılı, birçok gelişmeyle yaşanıyor ve dahası da gelmek üzeredir. Dünyanın emperyalist güçlerinin en büyüğü olarak ABD, en yetkili ağızlardan Üçüncü Dünya Savaşı (III. DS) geliyor vurguları yapıyor.
Siz bakmayın bizim ülkemizin Batıcı, NATO’cu “aydın”larının sürekli “Batı medeniyeti”, “Batı demokrasisi” vb. gibi tekerlemeleri dua gibi okumalarına, yazmalarına. Siz bakmayın, ABD emperyalizminden, Avrupa’nın emperyalist güçlerinden, Almanya, İngiltere ve Fransa’dan medet umup, geleceklerini onlara bağlayanlara. Kapitalist dünya, derin bir kriz içindedir ve biz buna “çöküş” diyebiliriz.
“Çöküş”, kendi kendine yıkılan eski bir ev misali bir hâl değildir. Çöküş, sistemin ayakta kalmak için tüm pisliklerini, tüm gerçek yüzünü ortaya koyması, tumturaklı ve cilalı sözlerin ortadan kalkması, gerçeğin çıplak hâle gelmesi hâlidir. Ve çöküş, kapitalist-emperyalist cephede büyük bir saldırganlık olarak ortaya çıkmaktadır. Ve elbette egemenler, kendi cennetleri demek olan mevcut kapitalist düzeni korumak için, tüm güçleri ile saldıracaklardır. Bu normaldir. Ve bu durum, onların zaten otomatik olarak yıkılmayacaklarının kanıtıdır. Çöküş, dünya işçi sınıfının, dünya proletaryasının sistemi yıkma olanaklarının ortaya çıkması demektir. Kapitalizmin mezar kazıcısı işçi sınıfıdır ve o köstebek, kazmaya devam etmektedir. Dünya proletaryasının ayağa kalkmasının ön koşulları oluşmaktadır. Çöküş bunun için söylenmektedir.
Hepsi Eylül 2025’te gerçekleşmiş bazı olayları, bu çöküşün belirtileri olarak saymak mümkündür.
Elbette, bir başkası, daha fazlasını ele alabilir.
İzninizle, kısa bir makalenin içinde de olsa bu gelişmeleri, olayları, ara başlıklar şeklinde ele almayı düşünüyorum.
FİLİSTİN’İ TANIMA FURYASI
23 Eylül tarihinde, bir bölümü 22 Eylül tarihinde, İngiltere, Fransa, Kanada vb. ülkeler, Filistin devletini tanıdılar.
Ne ilginç!
Filistin’de iki devletli çözüm, BM’nin çok eski kararıdır ve sanırım 1970’lere denk gelmektedir. Yani nereden bakarsanız bakın, üzerinden 50 yıl geçmiştir.
Son iki yıldır, 2023-2025 arasında İsrail, ABD ve İngiltere başta olmak üzere NATO ve Batı emperyalistlerinin desteği ile, Filistin halkına karşı kapsamlı bir soykırım uygulamaktadır. O kadar ki, o boyutta ki, buna sadece “soykırım” demek, yeterli değildir. Muhtemelen önümüzdeki 10 yılda, İsrail’in soykırım politikası bir başka “feci” adla anılacaktır.
Peki ne oldu da, İngiltere, Kanada, Fransa ve Almanya ve ABD hariç diğer Batı ülkeleri, Filistin devletini, önceden “eylülde tanıyacağız” açıklaması yaparak, tanıdılar? Acaba ne oldu? Onlar, Filistin’i tanıyacağız açıklaması yaptıkça, İsrail onların tanımasından önce tanınacak bir Filistin kalmasın diye, onların desteği ile, Gazze’yi dümdüz ettiler. Hâlâ etmektedirler.
Belki bir tek İspanya’nın kararı anlamlıdır, zira tüm ekonomik ilişkilerini kesme kararı almıştır.
Ve Rothschild bankeri Fransız Cumhurbaşkanı Macron, Filistin’i tanıdığı için, ABD’de yaya kalmıştır. Şaka değil, Amerikan polisince durdurulmuş ve kendisine geçemeyeceği söylenmiş, kendisi de Fransız Konsolosluğuna yaya gidebilmiştir. Yol boyunca “pudra şekeri” alma fırsatı olmuş mudur bilmiyoruz.
Hiç utanmadan Erdoğan, Filistin’i 50 yıl sonra tanıyanlara teşekkür etmiştir ve İsrail soykırımından, BM toplantısında söz etmemiştir. Ancak TV kanallarında bunu söylemektedir. Resmî olarak BM’de bunu ifade etmeden, fotoğraflar göstermekle yetinmiştir.
On binlerce Filistinli katledildikten sonra, yüce “insanî değerleri” harekete geçen Batı, Filistin’i tanımıştır. Demek ki, “Batı değerleri” çok diptedir ve yüzeye çıkmakta oldukça zorlanmaktadır. Ellerindeki kanı bu yolla temizleyeceklerini sanmaktadırlar.
MI6 YETKİLİSİNİN “İLGİNÇ” AÇIKLAMASI
MI6 İngiltere’nin dış istihbarat kurumudur. CIA’nın İngiliz versiyonudur ve eli en az CIA kadar kanlıdır. Bunun bugün yetkilisi olan kişi, eski Türkiye büyükelçisi olduğundan mı bilinmez, Türkiye’yi “ikinci vatan”ı olarak adlandırdığı açıklamasını Türkiye’de yapmıştır.
İran, Rusya ve Çin’e karşı istihbarat verecek elemanlar aramaktadır ve “dark web”de, güvenli bir kanal oluşturduklarını ve Türkiyeli insanların kendilerine yardımcı olmalarını istemiştir. Ajan almanın en ucuz yolu bu olsa gerek. Bir sömürge valisi edasıyla, Türkiye’de, eleman aramak için adres vermiştir.
Açık olarak, bu açıklamada, Rusya, Çin ve İran’ın isimlerini anmıştır.
Kimin Fidan’ı olduğunu bilmediğimiz Dışişleri Bakan, ya da Saray ya da Erdoğan ya da Bahçeli açıklamalarını yazanların hiçbiri, bu konuda bir tek şey söylememiştir.
Demek, Türkiye’de artık “savaş kabinesi” içinde ABD ve İngiltere vardır.
Demek, ekonomiyi uluslararası alacaklı şirketlerin........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein