Gazeteci Furkan Karabay ilk kitabı Gurban’ı konuştuk: Düşenin yenildiği bir “Yeni Türkiye” özeti
Gazeteciler bir yandan kamu yararına gerçekleri ortaya çıkarmak için çabalarken bir yandan da iktidarın giderek artırdığı adlî taciz baskısıyla mücadele ediyor. Furkan Karabay da onlardan biri.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın “kişilik haklarına haksız saldırı” iddiasıyla açtığı tazminat davasında yarın duruşmaya çıkacak Furkan Karabay ile, geçen ay raflardaki yerini alan “Gurban – Kızıl Ordu’dan Silivri’ye” adlı kitabını konuştuk.
Mübariz Mansimov’un siyasî bağlantılarına odaklanan bu derinlikli gazetecilik araştırmasını nasıl yaptığını Journo okurları için anlatan Karabay, Azerbaycanlı işadamının hayatının “Bir Yeni Türkiye özeti” gibi olduğunu söylüyor.
Gazeteci Furkan Karabay.
Son zamanlarda bu ismi çok sık duyar olduk. Bunun nedeniyse hem ses getiren haberleri hem de bu haberleri nedeniyle maruz kaldığı yargı tehdidi.
Karabay’a, aralarında üst düzey hükümet yetkilileri ve yargı mensuplarının da yer aldığı kişiler tarafından şu ana dek 50’ye yakın dava açıldı.
Furkan Karabay’ın yarın da bir duruşması var. Bir sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek Bilal Erdoğan tarafından “kişilik haklarına haksız saldırı” iddiasıyla açılan 250 bin TL’lik tazminat davasının ikinci duruşması İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek.
Hapis ve adlî para cezalarına çarptırılmasının yanı sıra iki kez de tutuklanan Karabay, genç yaşına bu kadar aksiyonun yanı sıra bir de kitap sığdırmayı başardı: “Gurban – Kızıl Ordu’dan Silivri’ye.”
Mansimov’un yükselişinin ve düşüşünün çarpıcı hikâyesi
Siyaset ve sermayenin iç içe geçtiği, iktidarla kurulan ilişkilerin başarıyı garantileyebildiği günümüzde, aynı ilişkiler bir günde sonunuzu da getirebiliyor. İşadamı Mübariz Mansimov’un yaşadıkları da Gurban’da bunun çarpıcı bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.
Hikâyesine Azerbaycan’da bir balıkçı teknesinde bulaşıkçı olarak başlayan Mansimov, Türkiye ve Azerbaycan’daki siyasî ve ekonomik yapılarla kurduğu bağlar sayesinde küresel ölçekte bir imparatorluk inşa etti. Girdiği her sektörde zirveye oturan Mansimov, maddi ve siyasî gücü sebebiyle pek çok devlete kafa tutacak bir noktaya ulaştı. Ancak bu yükselişin arkasındaki siyasî ve ticarî dengeler değiştiğinde kendisini bir anda büyük bir çöküşün içinde ve parmaklıklar ardında buldu.
Karabay da Mansimov’un direkt olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve ABD Başkanı Donald Trump’a tek bir telefonla ulaşabildiği noktadan Silivri’de duvarlarla konuştuğu noktaya nasıl geldiğini Gurban’da tüm titizliğiyle anlatıyor.
Mansimov biyografisiyle devlet-sermaye-medya üçgeninin işleyişine dair güçlü bir analiz sunan bu kitap, ‘Yeni Türkiye’nin dönüşüm sürecini anlamak için kritik ipuçları paylaşıyor.
Başarılı yargı muhabiriyle, ilk kitabı Gurban’ı konuştuk.
“Gurban” fikri nasıl ortaya çıktı? Mübariz Mansimov’un hikâyesi sizi bu kitabı yazmaya nasıl itti?
Bu fikir, Mansimov hakkında hazırlanan iddianameyi haberleştirdikten sonra oluştu. İddianamede hem çok büyük eksiklikler hem de çok büyük olaylar vardı. Zira Mansimov’un 2020 yılında tutuklanması, basında “herhangi bir iş insanının FETÖ üyeliği” şeklinde yer aldı.
Ancak Mansimov, iç içe geçmiş ilişkiler yumağının merkezine yer alan bir isimdi. Mansimov’un ilişkileri, yükselişi ve şirketinin dünya çapındaki büyüklüğü, bana onun aslında bir iddianameden ibaret olmaması gerektiğini düşündürdü. Mansimov’un hayatı, bir “Yeni Türkiye” özeti gibiydi. Bu yüzden meseleyi derinleştirip uzun uzadıya bir araştırma konusu yapmaya karar verdim.
“Mansimov’u anlatırken karşıma sürekli yeni isimler çıktı, bu da yazım sürecini uzattı”
Kitabınız, gazeteci Guillaume Pitron’un “Dijital Cehennem” isimli kitabıyla birlikte son bir yılda okuduğum ve bir gazeteci olarak en çok kıskandığım iki kitaptan biri oldu. Çünkü ikisi de oldukça kapsamlı ve bu yönüyle her gazetecinin yapmak isteyeceği ancak kolay........© Journo
