Volkanı beklerken
“Bu şehir evvelce de defaâtle hadise-i tezelzülâta düçar olmuştur. Hatta bir defasında bütün bütün harab olmak derecesine gelmiş ise de teşekkür olunur ki o vakit de bütün binalar çökmediğinden binlerce ahali enkaz altında kalmak tehlikesinden inâyet bâri ile kurtulmuşlardır. Bu zelzelenin sademâtına uğramamış bina kalmamış, camiler ve kiliseler vesair binalar pek ziyade rahne-dâr olmuşlar idi. Cenab-ı Hak kâffe-i memalik-i osmaniyeyi muhafaza buyursun.”
O gün Bergama menşeili olan depremde iki çocuk bir bahçe duvarının altında kalarak vefat ederler. Yazıda da dediği gibi, bu İzmir’in ne ilk depremidir ne son depremi olacaktır.
Büyük depremleri, Bayraklı’da 117 kişiyi kaybettiğimiz Ekim depremini, ayın 6’sında seneyi devriyesine gireceğimiz Maraş depremlerini bir kenara ayırırsak 30 yaşına gelmiş herhangi bir İzmirlinin anılarının bir yerinde İzmir’in deprem fırtınaları vardır. Şehirlileri yoracak kadar ardı ardına gelen depremlerden İzmirliler sıyıramaz kendini, alışmaya başlar. Tıpkı son günlerde Manisa merkezli yaşadığımız depremler gibi. O deprem fırtınalı dönemlerin bir tanesi tam........
© İz Gazete
visit website