Spil'i patlatıp, Niobe'yi ağlatmayın efendiler
İhtişamını ve güzelliğini ve verimliliğini anlayamadı insanlar, böylesi bir ihtişam, böylesi bir bereket kendi kendine var olamazdı, tanrıların eli değmeliydi elbet. Ve hikayesini şöyle anlattılar: Lidya’nın büyük kralı Tantalos’un Niobe adında bir kızı vardı. Niobe’nin yedi güçlü oğlu ve yedi güzel kızı vardı. Niobe bir anne olarak doğurduğu çocuklarla övünüyordu. Ona göre sadece Apollo ve Artemis adında iki çocuğu olan tanrıça Leto’dan daha üstün bir anneydi.
Niobe’nin böbürlenmesi Yamanlar’dan Kemalpaşa’ya kadar duyuldu ve oradan da Leto’nun kulaklarına gitti. Leto bu hadsizliğe karşı öfkeye kapılıp Niobe’nin tüm erkek çocuklarını Apollon’a ve tüm kızlarını da Artemis’e öldürttü. Niobe kendi eline doğan on dört çocuğunun acısına bürünürken, buna tanrılar bile dayanamadılar ve her birini Spil Dağı’nın eteklerine kendi elleriyle gömdüler. Niobe’nin acısı dinecek gibi değildi. Zeus da dayanamayıp Niobe’nin acısını dindirmek için onu Spil Dağı’nda bir taşa çevirdi. Niobe’nin dönüştüğü kayanın ağlaması o gün bugün durmazken Spil Dağı çocuklarını besledi. Kirazlar, zeytinler, ayvalar, incirler eteklerinden taştı. Niobe’nin bereketi Spil’deydi artık.
Spil Dağı bizi binlerce yıl boyunca böyle beslerken, onu parçalamak, yok etmek........
© İz Gazete
