menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Fil hikâyesi ve İzmir grevinin ardından...

14 13
10.06.2025

Şehirde yaşayanlar o güne kadar bu hayvan hakkında hiçbir şey duymamış, dolayısıyla kimsenin fil hakkında bir bilgisi de yokmuş.
Şehir halkı kervana akın etmiş. Uzaktan sesini duydukları hayvanın neye benzediğini öğrenmek istemişler. Kervan sahiplerinden izin istemişler, içlerinden biri elini file doğru uzatmış. Hayvanın uzunca kulağı eline gelince, ‘anladım’ demiş, ‘bu kalkana benzeyen bir hayvan.’
Bir başkasının eline filin hortumu denk gelmiş. O da filin yılana benzediğini söylemiş.

Bir başkası bacağına dokunmuş. Sütun gibi bacakları var, uzun boylu ve çok güçlü bir hayvan olmalı diye düşünmüş.
Bir başkasının eline filin dişleri gelmiş. Bu boynuzlu bir hayvan demiş.

Kim filin neresine dokunduysa, el yordamıyla neye benzetiyse hayalinde de öyle canlandırmış.
Fil hakkında meraklarını giderince herkes kendi mahallesine dönmüş. Mahallelerindeki halka da tasavvur ettikleri şekilde fili anlatmışlar. Her mahalle ayrı telden çalmış. Her mahalle kendine anlatılana inanmış. Kimileri fil bir çeşit yılandır demiş, kimileri boynuzlu hayvandır, kimileri de kalkanı olan bir yaratıktır demiş. Kimisi de çok uzun boylu bir sütun gibi bir hayvan diye tanımlamış.

Velhasıl her biri bir parça doğru söyledikleri halde bütünü göremedikleri için bir türlü anlaşamamışlar ve araları açılmış. Kavga etmişler.
Bu hikâyenin bir de Mesnevi yorumu vardır. Mevlana, Mesnevisinde şöyle anlatır, “Karanlık bir ortamda bir fili nasıl tanımlarsınız? “Fili târif et!” dendiğinde, herkes bu devâsâ hayvanın bir uzvunu geçirecektir eline. Birisi kulağını, diğeri hortumunu, bir başkası ayağını yakalar ve bir şeye benzetir fili. Oysa fil bunların hiçbiri değildir; hepsidir belki ama tek başına hiçbir parçası fili bütünüyle temsil etmez.”

Bu yazıdan sonra gelecek muhtemel eleştirilere, Muhyiddin İbn’ül Arabi’nin ‘Anlam dinleyene aittir’ cevabını vererek ve şu cümlesini not düşerek yazımıza devam edelim: “Kendi inancınızda, farklı inançları yok sayacak derecede kaybolmayın...”
---
İzmir grevi de aynı bu fil hikâyesine........

© İz Gazete