menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yollar Yorulur Pınarbaşı Yorulmaz

16 0
wednesday

UNUNU elemiş ve eleğini duvara asmıştı.

Yani kendi lisanıyla “Dünyayı boşamıştı.” Artık ona tek bir metelik bile verme yanlısı değildi.

Kendini muhabbete adamıştı.

Dinleme mecali ve öğrenme azmi olanlara sözünü cimrilik edip geride tutmuyor cömertçe ikram ediyordu. Bu olgunluğa henüz erişmemiş olanların yanında suskunluğu tercih ediyor ve saygısızlık yapmadan onları dinliyordu. Kısacası olması gereken yerde tüm varlığıyla oluyor, durması lazım gelen yerde tüm ağırlığıyla duruyor, söylenmesi icap eden yerde tam bir fesahatle konuşuyor, sözün israf olacağı ve namusunun korunamayacağı meclislerde ise tüm vakarıyla susuyordu.

Yollar yorulur ama Pınarbaşı misali o yorulmazdı.

PINARBAŞI insanıydı gerçekten.

Pınarbaşı insan seçer miydi peki, hayır, seçmezdi.

Oraya acıkan gider, bağdaş kurup oturur ve çıkınını açıp Allah ne verdiyse onunla karnını bir güzel doyururdu. Susayan varıp çeşmenin oluklarına abanarak avuçlarını dayar hararetini dindirmek için kana kana içerdi. Yorgun düşen pınarın başındaki ulu ağacın gölgesine çekilir, kasketini gözlerinin üzerine indirir, bir güzel dinlenir sızlayan ayaklarının sızısını dindirirdi. Binekleri yorulanlarsa yine iplerini bu ağaca dolar, büyük bir güven içinde istirahat ederlerdi.

Şunlar gelsin, onlar gelmesin gibi bir akreditasyon uygulamazdı.

Kimin ihtiyacı neyse onu onlara sunardı. Kimse kendisinden incinmezdi. Hatır sayar, gönül yapardı.

Yollar yorulur ama Pınarbaşı misali o yorulmazdı.

VEFALI olanları severdi elbette ama........

© İstiklal