Çatışma Alanlarının Evrimi: Multi-Domain Savaşlara Doğru
Geleceğin savaşları artık yalnızca bir cephede değil, tüm alanlarda eşzamanlı yürütülen entegre harekâtlarla kazanılacak. O nedenle geliştirilen yerli ve millî savunma sanayii sistemlerinin entegre harekât kabiliyeti ve müşterek operasyon yürütebilme becerileri stratejik önem arz ediyor. Modern savaş doktrinleri, düşmanı yalnızca fiziksel olarak değil, bilgi, zaman ve mekân boyutlarında da çevrelemeye odaklanıyor. Bu doğrultuda ABD Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı TRADOC Concepts Division tarafından geliştirilen Multi-Domain Battle doktrini, çok çarpıcı bir öngörüyle dikkat çekiyor: “Geleceğin çatışmalarında zafer, tüm alanlarda entegre harekâtı rakiplerinden önce kurabilenlerin olacaktır.”
Bu entegre harekât vurgusu özellikle yeni nesil tehditlere karşı yalnızca teknik üstünlükle değil, çok alanlı (multi-domain) çevikliğe sahip entegre sistemlerle karşılık verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Kara, hava, deniz, siber ve uzay alanlarının iç içe geçtiği bu yeni savaş konseptinde başarı hızla entegre olabilen akıllı/entegre yapılarla mümkün olacak.
Otonom Platformlar ve Robotik Ordularla Değişen Muharebe Sahası
Muharebe sahasının doğası, otonom sistemlerin yaygınlaşmasıyla geleneksel bir anlayıştan modern bir anlayışa doğru revizyonist bir değişim yaşıyor. İHA’lar, İKA’lar, İDA’lar ve otonom silah platformları yalnızca destek unsurları olarak görülmüyor; savaşın asli aktörleri/unsurları hâline gelmiş durumdalar. Bu araçlar hem askerî riskleri minimize ediyor hem de sürekli bilgi toplayarak karar alma süreçlerini hızlandırıyor. Robotik orduların sahaya inmesiyle birlikte insan faktörünün sahadan çekilmesi ve yerini bu sistemlere bırakması ancak erişim sınırlarının da bir o kadar genişletilmesi söz konusu. İnsan kaynağınızla müdahalede bulunmanın oldukça zor olduğu kritik operasyonlarda bu sistemlerin sunduğu avantajlar oldukça fazla. Çünkü modern muharebe sahasında insansız sistemlerle aktörler çok daha çevik, ölümcül, senkronize operasyonel kabiliyetler yürütebiliyorlar. Bu gelişme, savaşın artık yapay zekâlar, algoritmalar ve otonom sistemler arasında gerçekleşeceğini gösteriyor.
Stratejik Caydırıcılığın Yeni Adı: Çok Alanlı Harekât
Geleneksel yaklaşımda caydırıcılık denildiği zaman akıllara aktörlerin nükleer kapasiteleri ve bu öldürücü unsur üzerinden hedef aktörlere yönelik tehdit biçimleri/caydırıcılık diplomasileri gelirdi. Modern muharebe sahasında ise yalnızca bu caydırıcılığı oluşturan etkenin, aktörlerin nükleer kapasiteleri ya da konvansiyonel silahları olduğunu söylemek oldukça güç. Özellikle muharebe 2.0 yaklaşımında alanlar arası geçiş yapabilen, modüler ve bütünleşik yapılarla desteklenen dinamik bir harekât kabiliyeti kazanarak tüm........
© İstiklal
