Aç tokun halinden anlar mı ?
Ramazan ayına eriştik. Evlerde, sokaklarda, şehirlerde bu mübarek ayın bereketi hissedilmeye başlandı. On bir ayın sultanı Ramazan, gerek reel hayatta gerekse sosyal medyada hoş bir şekilde karşılanıyor. Son yıllarda odaların, evlerin hatta şehirlerin Ramazan’a özel süslendiğini görüyoruz. Bu durum, özellikle çocuklar için unutulmaz anılar bırakırken, Ramazan’ı daha özel ve güzel geçirmemizi sağlıyor diyebiliriz. Peki, Ramazan’ın ruhu sadece bunlardan mı ibaret? Şaşalı sofralar, çeşit çeşit yemekler, restoranlarda fahiş fiyatlara sunulan sözde iftar yemekleri… Ve o “aliyül ala” iftar sofralarında bir tek garibanın olmaması… Bu manzara, Ramazan’ın özüne ne kadar da uzak!
İstanbul’a geldiğim ilk yıllarda, yaklaşık dört yıl boyunca ünlü bir restoranda çalıştım. Ramazan ayında iftar yemeği adı altında verilen yemeklerin büyük bir çoğunluğunun klasik yemek davetlerine dönüştüğüne şahit oldum. Dışarıda yoksulların sofraya baktığını, ancak tek bir kişinin onları davet etmediğini, aksine küçük bir ikramla uzaklaştırıldıklarını gördüm. Bu manzaralar, Ramazan’ın ruhunu anlamaktan ne kadar uzak olduğumuzu gösteriyor. Oruçluyken........
© İstiklal
