Su Yerine Deterjan, Hizmet Yerine Ölüm
İstanbul... Eskiden "taşı toprağı altın" derdik, şimdi "taşı toprağı tuzak" oldu. Nereye elimizi atsak elimizde kalıyor, nereye adım atsak canımızdan endişe ediyoruz. Son günlerde peş peşe gelen haberler, "Bu kadarı da olmaz, şaka mı bu?" dedirtiyor ama maalesef şaka değil, kapkara bir gerçek. Taksim'de 20 kişinin hastanelik olması bardağı taşırdı ama o bardak aslında çok daha acı olaylarla, ta Fatih'te dolmuştu.
Mesele sadece bozuk gıda değil; mesele liyakatsizliğin, ciddiyetsizliğin ve "bir şey olmaz" kafasının bizi adım adım mezara sürüklemesi.
Hafızalarımız henüz çok taze, acımız ise kor gibi yanıyor. Almanya’dan memleket hasretiyle gelen Böcek ailesini hatırlayın. Servet Baba, Çiğdem Anne, 6 yaşındaki Kadir Muhammet ve daha 3 yaşındaki Masal bebek... Fatih’te bir otele, "güvenli" bildikleri bir çatı altına girdiler. Amaçları tatil yapmaktı, memleket havası almaktı. Ne oldu? O otel odasında zehirlenerek yok oldular.
Dört kişilik koca bir aile, göz göre göre silindi gitti bu dünyadan. Bir otel odası nasıl olur da mezara dönüşür? Oraya giren insan parasını veriyor, "başıma bir şey gelmez" diye güveniyor. Ama oradan cenazeleri........





















Toi Staff
Gideon Levy
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein