menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Umut Toplulukları

25 1
07.07.2025

Aklını ve kalbini yitirmiş, ahlak ve adaleti umursamayan yerel-küresel tiranlıklar, tarihin insanlıkdışı ilerleyişine katkıda bulunuyor, karanlık bir tarih oluşturuyor. Sözünü ettiğimiz karanlık tarih, emperyalist/siyonist terörü-soykırımı haklı çıkarabiliyor. Emperyalizmi ve Siyonizmi haklı çıkarabilen, onursuzluğu normalleştiren, aklı ve bilinci zincire vuran, köleleştirici müptezel sağcılıklar/muhafazakarlıklar, İslam topluklarında, antiemperyalist, anti Siyonist mücadeleleri engelliyor. İslam toplumlarında, politik liderin ya da partinin, kendi adlarına düşünmesini-konuşmasını kabul eden toplumlar, hiçbir konuda, bağımsız bir tercih yapma iradesine sahip değiller. Bu tür toplumlarda kimi kesimler, kendilerine tanınan iktidar ayrıcalıklarını kaybetmemek için, bütün özgürlüklerinden feragat edebiliyor. İçerisinde yaşadığımız dezenformasyon çağında, en çok satan propaganda ve hamaset, doğru sayılabiliyor. Kültürsüz toplumlar, özgür olup olmadıklarını, bağımsız olup olmadıklarını fark etmiyor, yönetimi altında bulundukları iktidarların, emperyalist soykırımcılarla dostluklarını sorgulama konusu yapamıyor. Türkiye’de yaşandığı üzere, İslam toplumları, seküler totaliter toplumun kati ideolojik aklı ile, muhafazakar-sağ-dindar toplumun katı partizan aklını bir türlü aşamıyor.

Toplumlarımızda, oportünist muhafazakarlık, oportünist dindarlık ve siyaset, iktidara yakın toplumsal kesimlerin kapitalist/materyalist/hedonist hayat ve tüketim tarzlarını maskeliyor. Oportünist muhafazakarlıklar ve dindarlıklar pek çok yabancılaşmayı, yozlaşmayı, ihaneti, soygun ve vurgunu örtbas etmeye yarıyor. Kapitalist/materyalist/hedonist hayat/kültür ve tüketim tarzını içselleştiren, oportünist muhafazakar siyasetin, siyasal İslamcılık olarak sansasyonel bir şekilde vurgulanarak kamuoyuna sunulması, çok aziz İslam’a yönelik çok ağır bir iftiradır. Çıkar, menfaat, iktidar mücadelesi veren toplum, mutlak iyilik hali olan bağımsızlık ve özgürlük için kılını dahi kıpırdatamıyor; uğruna savaşmayı hak eden, en anlamlı değerin bağımsızlık olduğunu bilmiyor. Konformist akıl her yerde, nefret ve tahakküme hizmet ediyor. Müslüman olmak, ne pahasına olursa olsun, aklın ve kalbin namusunu korumak anlamına gelir. Günümüzde, kendilerini İslam’a nisbet ettikleri halde, politik liderler, politik rakiplerinin haysiyetini tanımayan, politik bir şiddet sergileyebiliyor, kendi bencillik ve ihtiraslarıyla büyülenerek bu bencilliklere kapananlar, farklı toplulukların, muhalif kesimlerin erdemlerini göremiyor, kabul etmek istemiyor. Müslümanların; farklılıkları, farklıların erdemlerini kabul ederek, kucaklayarak, onların hukukunu tanıyarak İslam medeniyetini kurdukları her nasılsa unutuluyor, hatırlanmak istenmiyor. Erdemlilik, bilgelik, aynılıkları değil, farklılıkları içselleştirdiğimizde anlam kazanır. Umut toplulukları, etnik karşıtlıkları, mezhepçi karşıtlıkları, politik karşıtlıkları aşmayı başararak, herkesin özgürlük ve güvenlik haklarını, haysiyet haklarını hak ettiklerine inandıkları takdirde gerçek olur. Farklı düşünen aydınları, gazetecileri, muhalifleri hapishanelere kapatma pahasına sahip olunan özgürlükler, özgürlük değil zulümdür. Sınırsız özgürlüğün, bütün özgürlükleri yok ettiğini hatırlamak gerekir. Çıkarlara ve iktidar ihtiraslarına bağlılığın hakikat ve adalete bağlılığın önüne geçmemesi gerekir. Vicdani körlük, yapılabilecek bütün kötülükleri bir şekilde meşrulaştırmaya yarar.

Toplumlarımızda, içerisinde yaşadığımız toplumda da oportünist muhafazakârlığın, oportünist dindarlığın, politik demagoji ve polemik dilinin, toplumsal hayatı bütün boyutlarıyla en düşük seviyelere gerilettiğini görmemek, ahlaki-entelektüel körlükle ilgilidir. Bugün, toplumumuzda, demagoji ve polemik dili-söylemi, insani-entelektüel iletişime-etkileşime politik iletişime geçit vermiyor. Demagoji ve polemik dili siyasal/toplumsal hayatı kirletiyor. Seküler........

© İslami Analiz