Öfke ve Bilinç Fırtınaları
Küresel metalaşma süreçleri, insanlığı, toplumları, insani/ahlaki/vicdani dünyalara yabancılaştırıyor, insanlar/toplumlar, ahlaki farkındalıkları bütünüyle kaybediyor, hayatın/dünyanın/tarihin her alanını çıkar ilişkileri/beklentileri, çıkar putperestlikleri belirliyor, anlam kaybı yaşayan toplumlarda, ticari hayat tarzları ortaya çıkıyor. Küresel militarizm, küresel felaketleri hazırlayacak şekilde yükseliyor, umutsuz sorumsuzluklar normalleşiyor. Günümüzde İslami cemaatleri, tasavvuf/tarikat hareketlerini de içerisine alan, olumsuz yönde dönüştüren, bu cemaatlerin, hareketlerin, İslam’la ilişkilerini yüzeysel/pragmatik ilişkilere indirgeyen küresel metalaşma bütün ahlak/değer sistemlerini altüst ediyor, bütün temel ilke ve idealleri değersizleştiriyor. Türkiye’nin bir yanda Filistin davasını savunur/sahiplenir görünürken, bir diğer yanda Filistin halkına yönelik soykırım vahşeti ve canavarlığı sırasında İsrail'le ticari/diplomatik ilişkilerini sürdürmeye devam etmesi, çıkar/piyasa putperestliği konusunda çok çarpıcı, çok incitici, rencide edici bir örnektir.
İslam toplumlarında, İslam, bugün, daha çok yorum konusu olurken, temsil ve tecrübe konusu olmaktan çıkmış bulunuyor. Bu toplumlarda, muhafazakar, yerli/milli popülizmler, kendine özgü bir gerçeklik üretiyor. Bu yapay-kurgu gerçeklik, hiçbir şekilde İslami varoluşun/aidiyetin hakkını veremiyor. Popülist sağcılık, popülist muhafazakarlık, popülist dindarlık, İslam’ın bilinç evini, bilinç ailesini târumar ediyor, İslam’ı, evrensel, varoluşsal köklerinden kopararak, yerinden ediyor. Bütün bunlar, İslam’ı yerli-milli bir folklore dönüştürerek, bir tür yerel maneviyatçılığa dönüştürerek, mistisizme dönüştürerek, yerli-milli hapishanelere kapatıyor. Bütün bu nedenlerle, İslam dünyası, günümüzde varoluşsal bir açmaz ile radikal bir belirsizlik içerisinde bulunuyor. İslam’ın, yerel/sağcı/muhafazakar tiranlar aracılığıyla, Amerikan emperyalizmi tarafından kontrol edildiği, çarpıtıldığı, kısıtlandığı bir dönemde, bu varoluşsal açmaz daha çok derinleşiyor.
Günümüzde, içerisinde yaşadığımız toplumlarda, ahlaki yoksulluk, düşünsel/kültürel/entelektüel yoksulluk, ekonomik yoksulluk toplumsallaşır; cinsel sapıklıklar, kadın cinayetleri, uyuşturucu/kumar bağımlılıkları, mafyalar/çeteler kol gezerken, yerli- milli, muhafazakar propaganda gerçekliği, yalnızca iktidar çıkar ve ayrıcalıklarını nasıl sürdürebileceğini gündemde tutuyor.
Sağcı-muhafazakar propaganda gerçekliği, günümüz dünyasındaki gerçek tehditleri hiç görmediği için, hayali tehditler icat etmek suretiyle siyaset yapıyor, hayali tehditler temelinde yeni milliyetçilikler, yeni mezhepçilikler üretiyor. İslam, tarihin her döneminde çoğulcu bir yapı-sistem-model üzerinde hassasiyetle yoğunlaşırken, yerli-milli, kurgu propaganda gerçekliği, gücün tek elde toplanmasını dayatıyor. Toplumlarımızda, düşünce adamı olmaktan çok aksiyon adamı olan popülist politik figürler, büyük sorular, büyük sorunlarla ilgilenmek yerine, iktidar çıkar ve ayrıcalıklarını kaybetmemek için, her gün birbirinden farklı, kimi zaman birbirleriyle çelişen/ çatışan referanslara yöneliyor. Sözünü ettiğimiz pragmatik ilgiler, pragmatik/ilkesiz/çıkarcı tercihler, istisnasız bütün yapısal/hayati/tarihsel sorunları görmezden geliyor. Politik kadrolar/iktidarlar, çıkarlarına hizmet etmesi durumunda, İslamı, çıkarlarına hizmet etmesi durumunda, ırkçılıkları/milliyetçilikleri, çıkarlarına hizmet etmesi durumunda, sekülerizmi araçsallaştırabiliyor.
Günümüz İslam toplumları faşizan özellikler sergileyen muhafazakarlıkları içselleştirdikleri için, İslam toplumları bugün, ne yazık ki, İslami bir beklenti ufkuna sahip değiller. Toplumlarımızda, çok derin bir bağnazlığın ifadesi olarak yaşatılan, kimi dönemlerde resmi müdahalelerle güçlendirilen/harekete geçirilen etnik-mezhepçi patolojiler, küresel bir İslami hareketi/dayanışmayı imkansız kılıyor. Küresel İslami hareketi/dayanışmayı imkansız kılan, kabilecilikler/hizipçilikler, köylülük ve taşralılıklar sebebiyle, İslami bir toplum modelini ortaya koyabilecek, evrensel zihinler-kadrolar yetişmiyor, radikal-entelektüel eleştirel bir iklim-ekol oluşmuyor. Bütün bu nedenlerle, gerçekliklere kayıtsız kalan tehlikeli bir körlük biriktiriyoruz. Bir yanda konformist kültürün muhafazakar nesneleri, bir diğer tarafta, Batılı ideolojik söylemin seküler nesnelerinden oluşan içerisinde yaşadığımız toplum, nesneler toplumu, evrensel insanlığa, evrensel insanlığın bilinç ve vicdanına hitap edebilecek yetenekte düşünürler/filozoflar/aktivistler yetiştiremiyor.
İnsandışı bir zeka'nın, insanlığa yön verdiği bir dünyanın tuhaflığı/çelişkisi/belirsizliği ile karşı karşıya bulunuyoruz. Teknoloji tiranlıklarının köleleştirici araçları, varoluşsal bütün anlamları/düşünceleri/felsefeleri insanlığın gündeminden uzaklaştırıyor. Sömürgeci geçmişleriyle, hiçbir zaman yüzleşmeyen, buna hiçbir zaman ihtiyaç duymayan, emperyalistler, her dönemde yeni sömürgecilikler icat ediyor, hayata geçiriyor. Yeni sömürgecilik, sömürgeci/ ırkçı amaçlar adına, Müslümanların, İslam’ı siyasal bir varoluşun-duruşun-yaşayışın ifadesi olmak üzere temsil çabalarını İslami faşizm olarak etiketlediği-dışladığı, bir tehdit unsuru olarak algıladığı için, yüzyıllardır etkin bir İslami varoluşu mevcudiyeti temsil edemeyen Müslümanlar, İslam’ı, sufi-mistik bir tercih olarak tecrübe etme yolunu seçiyor. Günümüzde insanlık, emperyalist çıkarlara hizmet etmeyen toplulukları, halkları "terörist' olarak damgalayan bir dünya düzeninin muhatabı durumundadır. Modern Batılı ülkeler, geçtiğimiz yüzyıllarda sömürgeciliği/emperyalizmi/etnik temizliği/katliam/işgal/istila, ve toprak hırsızlıklarını normalleştirdikleri için, bugün de, Siyonist canavarlık/vahşet devleti İsrail, modern dünyanın ayrılmaz ideolojik bir parçası sayıldığı için, Batılı ülkelerin yaptıklarını yapmakta hiç bir sakınca görmüyor, savaş hukuku diye bir hukuku asla tanımıyor.
İslam toplumları, sözcüklerin dünyasından, eylemlerin dünyasına geçmeyi düşünmediği için, İsrail karşısında, ezici bir sessizlik, ezici bir etkisizlik, ezici bir ikiyüzlülük/münafıklık, ezici bir hiçlik........
© İslami Analiz
