menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sessizliğin Sesi – VII

13 0
09.05.2025

(anlatı)

***

Gündüz yükseldi evet ve şapkasını atan bir süvari gibi, hışımla göğe yükselip nebulaya doğru yola koyulurken, ansızın her şeyin bir rüyadan ibaret olduğunu nasıl anlamayayım ve Vergilius göründü, sanki sadece bana göründü, bana konuştu, ne dediğini bilmeden, yarı yolda, göğe uzandığım o en parlak gündüzün yükselişinde, daha nebulanın ayak izine ulaşmadan çakıldım kaldım.

Ve dedi Vergilius; (…şiir sanatının kabuğu, bekâretten yoksundur ve şiir sanatı hiçbir zaman bir kuruluş eylemine dönüşmez, asla sezgi temelindeki oyunundan aymaz, şiir, hiçbir zaman yakarışa dönüşmez, kurbanın geçerliğine sahip hakikat duasına dönüşmez; bu dua, her şeyin gerçek adının öylesine içine sinmiştir ki, kurbanlık sözün kuşatmasındaki duacı için dünyanın ikiye katlanış çemberi tekrar kapanır, onun için ve yalnızca onun için nesne ile söz tekrar bir bütünde birleşir…)

***

Yıl iki bin yirmi üç, ekimin beşi. Yalnız mıyım, kalabalık mıyım, bilmiyorum. Hep bilmiyorum. Yine bitkinim, yine halsizim, yine evde bugün yalnızım. Üç günlük yağmurdan sonra hava açık, birkaç beyaz bulut… Erek dağının başına kar yağmış, bu mevsimin ilk karı… Kendimle konuşuyorum yine, seslice, kendimle konuşmalarım hiç bitmez ki / de hadi / söyle / ha / öyle........

© İnsaniyet