menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ağanın Fişeği

7 23
27.03.2025

Sarı Husen birkaç gündür ilçeden gelen yolu gözlüyordu.

Geçen sonbaharda iki çocuğun münakaşası ile başlayıp ansızın kavgaya dönen günden beri keyfi yoktu. Zira aynı köyün içinde aylarca bu meseleden dolayı akrabaları ile araları açılmıştı. Defalarca barışmayı denedi, her seferinde karşı tarafın nefsi davranması barışa engel oluyordu.

Bu meseleyi çözse çözse Büyük Ağa çözerdi. Zira ağa, çoğu meseleyi başlatmakta ve bitirmekte mahirdi.

Beklediği haber aylar sonra geldi. Ağanın ilçeden çıkıp Malatya’ya gideceği haberi dağ köylerine ulaştı.

Köy, ağanın yolda konaklayıp dinlendiği meskenlerden bir tanesiydi. Ahali, ağayı misafir etmekte kusur etmezdi. Köyün çeşmesinden akan buz gibi su derelere doğru akardı. Sular süt beyaz köpüklenirdi. Çeşmenin başında çınarın gölgesinde sedirler yapılmıştı. Bu mevsim yaylada çökelek, bal, tereyağı teneke teneke sıralanırdı.

Husen, sürüsünü yalaklara doğru sürdü, çoban değneğini oğluna verdi. Yayladan inen hayvan serin sudan kana kana içti.

Mor koç ile karakoyun sallana sallana sürüyü peşine taktı ve boyunlarında asılı zillerin sesi eşliğinde meşenin gölgesine çekildi.

Çok geçmeden karşı yamaçtaki evlerde köpek hırlamaları başladı. Ardında aşağıdan birkaç süvari belirdi. Süvarilerden birinin boz atını görenler........

© İnsaniyet