menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

3 Defter / Hicabi KIRLANGIÇ

8 10
07.05.2025

Karda çiçek açmak gibiydi bir şiir kitabını, 3 Defter’i okumak, derin ve ince. “Yüreğim burkulabilir, yürümek için sana” diyecek kadar cesur, “Yağmur mezar kazıyor yere” yazacak kadar cüretkâr. Kime nasip olmuş rahmetin açtığı kabre gömülmek şairden başka. Er/ermiş kişi niyetine okuyalım yazdığı mısraları ve anlayalım ırmağın sığ kenarlarında yığılan yapraklar gibi beklettiği gölgeli hayatını.

Beklemeyi dert etmemiş. Bilmek istemiş şair, bu bekleyişin içinde umut var mı? “Bulut seni ağlasın diye kaç mevsim beklemeli?” diyebilmiş. Beklemiş de üstelik: “Yol başlarında seni bekleyen benim yar, Gelmen yakın mı diye koklarım rüzgârı” diye eklemiş. Ses etmeden, çayı koklar gibi koklamış gelme ihtimaline karşılık rüzgârı. Sonra da çözüm istemiş sakince, boş ver demenin en şiirsel haliyle: “Biz nasıl kaydırmadan tutacağımızı düşünelim yıldızları”. Çünkü yaş kırkı geçmiş ve ölüm göz kırpmış, Amasya’nın kızgın kayalarından. “Biraz öte git ölüm ne yakınsın! Benim ruhumla halvetim var daha, Hele gökler ziynetini takınsın, Yüzüme gülecek sabahlar daha”. Dur demiş. Dur lütfen, henüz başladım yaşamaya.

Bekleten, bekletmeye kıymış da şair beklettin diyememiş bekletene: “Oldu olmayanlar, gülleri soldurdun, Takılıp aklına yüzlerce sarmaşık, yekinip durdun. Şaşırdın mevsimleri ihanet ettin fulyalara, Ağlasan onur olurdu. Sustun. Sustun da gülleri soldurdun.” Diyebilmiş.

Gelmeyeceğinden emin olunca, beklemekten vazgeçmiş mi bilinmez. Yine de içinde aklamış sevdiğini: “Yüz üstü bırakmak isteyeceğin kadar varmış bu kalbim” diyebilmiş karalayarak kendini. Hangi seven sevdiğine kara çalmış ki?

Söz etmek haddim, susmak ise mümkün değil.........

© İnsaniyet