menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Osmanlı Milliyetçiliği...

21 0
19.08.2025

Osmanlı tarihi ile gurur duyalım ama onun ırk temeli olmayan, din ve ümmet milliyetçilik anlayışını bırakma zamanın geldiğini, hatta geçtiğini bilmemiz gerekir. Elimizde kalan son toprak parçamız için mutlaka Türk milliyetçiliğine sıkı sıkıya sarılmamız gerekiyor..

Üçbin yıla yakın uzun ve savaşcı yetenekleri ile devletler kuran, üç kıta'da hükümdarlık sürdüren Türk;

Ben bir Türk'üm! Dinim, cinsim uludur.

Diye haykırabilmesi için, ll. Göktürk devleti tarihi olan 744'den 1919'a kadar bekleyecekti..

Ne var ki, yüzlerce yıldır, topraklarımız birer birer elimizden çıkarken, Türklük şuuru bir türlü canlanmadı.

Abdulhak Hamid bile Tayfalar Geçiti’nde zoraki Türklükten bahsedecek ve;

"Sen, Türk adını anıyorken biraz eĝil;

Türk'ün sebep sukutuna Türk olması değil." diyecekti..

Türkiye'yi Tanzimatçıların yaratmaya çalıştıkları Osmanlı milliyetçiliği kurtaramazdı. Balkan felâketi, ikiyüz yıldır Türklük alehine çalışan Osmanlılığın, Türkü batırmak için yabancılar ile el ele vermesinden başka birşey değildi.

İşte o zaman Ziya Gökalp o acı felâketi şu şekilde dile getiriyordu.

Durma düşman, durma gücünü arttır,

Türklüğün başına hakaret yağdır.

Uyuyan bir kavme bu felâket azdır;

Bırakma uyusun, uyandır onu.

Türk milliyetçiliğini, son vatan parçasının kaybolmak tehlikesi uyandırdı ve Namık Kemal'in şu çığlığı duyuluyordu;

Ah yaktık şu mübarek vatanın her yerini,

Saçtı eflàke kadar dûdunun........

© Hürses