menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Maddi Hakikate Ulaşmada Mahkemenin Yeterli Değerlendirme Yapma Zorunluluğu

18 1
18.01.2025

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne bireysel başvuru mağdur/müdahil tarafından yapıldığından ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 6. maddesi ile güvence altına alınan adil/dürüst yargılanma hakkı mağduru kapsamadığından, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi başvuruyu, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını içine alan “Özel ve aile hayatına saygı” başlıklı İHAS m.8 kapsamında incelenmiştir.

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi İkinci Dairesi’nin oybirliği ile verdiği 14.01.2025 tarihli, 24733/15 başvuru numaralı N.Ö./Türkiye kararı özetle; cinsel saldırı şikayeti üzerine açılan kamu davasının gerekli özenle yürütülmemesine, maddi olay ve olguları ortaya koymak amacıyla mevcut imkanların yeterli ölçüde kullanılıp araştırılmamasına, farklı anlatımların güvenilirliğinin değerlendirilmemesine, olaya özgü değerlendirmeler yapılmaksızın cinsel saldırı mağdurlarının nasıl davranmaları gerektiği konusunda basmakalıp varsayım veya düşüncelere başvurulmasına, somut bağlam değerlendirilmeden mağdurun savcılığa geç başvurmuş olmasının kararın sonucunda belirleyici olması nedeniyle, maddi ve manevi varlığın korunması (İHAS m.8) hakkı kapsamında devletin pozitif yükümlülüklerinin yerine getirilmediği tespitine ilişkindir.

1- Başvuruya Konu Olay ve Yargılamanın Özeti

Olay tarihinde bir hastanede diş hekimi olarak çalışan başvurucu, aynı hastanede başhekim olarak görev yapan M.Y. tarafından Temmuz 2010’da cinsel saldırıya uğradığı iddiasıyla 8 Mart 2012 tarihinde savcılığa şikayette bulunmuştur. Başvurucu özetle; M.Y.’nin kendisine ilgi duyduğunu, telefonla sık sık kendisini aradığını ve evine davet ettirmeye çalıştığını, olay günü kapısını çaldığını, kapıyı açtığını ancak içeriye girmesine izin vermediğini, M.Y.’nin zorla içeriye girerek cinsel ilişkide bulunmak istediğini ve kendisini oral ilişkiye zorladığını, cinsel organını ağzına soktuğunu ve kıyafetine boşaldığını iddia etmektedir.

M.Y. ise başvurucunun kendisine ilgi duyduğunu, olay günü evine davet ettiğini ve rızaya dayalı olarak cinsel yakınlaşma yaşandığını, başvurucunun eliyle mastürbasyon yaparak boşalmasını sağladığını, tam cinsel ilişkiye girmek istediğini ifade ettiğini, kendisinin bunu kabul etmemesi nedeniyle hakkında bu tür iddiaları ortaya attığını beyan etmiştir.

Savcılık; başvurucunun eğitimli ve haksız saldırıya karşı kendisini savunabilecek birisi olduğu, iddia ettiği cinsel saldırı olayından iki yıl sonra şikayetçi olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle[1] kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Bu karara karşı yapılan itiraz neticesinde, müşteki tarafından dosyaya sunulan adli tıp raporu (müştekinin travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon geliştirdiği yönünde) dikkate alınarak ve HTS kayıtlarının incelenmemiş olması gerekçesiyle KYOK kaldırmıştır. M.Y. hakkında cinsel saldırı suçundan (TCK m.102) iddianame düzenlenmiş ve kamu davası açılmıştır.

Yargılamada toplam 22 karakter tanığı dinlenmiş (bunların suça konu fiille ilgili doğrudan görgülerinin ve bilgilerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır), HTS kayıtları getirilmiş (ancak bir yıl öncesinden olay tarihine kadar olan kayıtlar eksik), müştekinin sağlık durumuna ilişkin bilirkişi raporu aldırılmıştır. Ayrıca; müşteki tarafından temin edilen, olay günü üzerinde bulunduğunu beyan ettiği kıyafette sperm örneklerinin bulunduğuna dair adli tıp raporu dosyaya sunulmuştur. Bu örnekler ile sanıktan alınacak DNA örneklerinin karşılaştırılması talebi reddedilmiştir.

Yapılan kovuşturma sonunda delil yetersizliğinden sanık hakkında beraat kararı verilmiştir. Gerekçeli kararda özetle; olay günü meydana gelen cinsel münasebetin rızaya dayalı olup olmadığı konusunda sanığın ve müştekinin anlatımlarının tezat oluşturduğu, tanık beyanlarından müşteki ile sanık arasında iş ilişkisinin dışında da bir ilişki bulunduğunun anlaşıldığı,........

© Hukuki Haber