İçeriği Belirsiz İddianamenin Kabulü
Daha önce “CMK m.160 Kapsamında Cumhuriyet Savcısının Görevi” başlıklı yazımızda; Cumhuriyet savcısının soruşturma aşamasındaki temel görevlerine değinmiş, adil/dürüst yargılanma hakkının yalnızca ceza muhakemesinin kovuşturma aşamasında yer alan mahkeme ile sınırlı olmadığı, şüphelinin adil/dürüst yargılanma hakkının mutlak suretle ceza muhakemesinin ilk aşaması olan soruşturmada da gözetilmesi gerektiği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.160/2 ve m.170/5 düzenlemelerinin dikkate alınması lüzumlu düzenlemeler olup, özellikle soruşturma aşamasında şüphelinin adil/dürüst yargılanma hakkının hayata geçirilmesini sağlamak amacıyla getirildiği, bu hükümlerin gözardı edilemeyeceği, Cumhuriyet savcısının her ne kadar iddia makamını temsil etse de, soruşturma aşamasında şüphelinin lehine olan delilleri de toplamakla yükümlü olduğu, aynı şekilde soruşturma aşamasında şüpheli lehine topladığı delillere de ceza davasının yol haritası olarak nitelendirdiğimiz iddianamesinin sonuç kısmında yer vermesi gerektiği, aksi takdirde sanığın adil/dürüst yargılanma hakkının soruşturma aşamasında hayata geçirilemeyeceği, bu suretle de İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m.6’da düzenlenen adil/dürüst yargılanma hakkının ihlal edileceği sonuçlarına varmıştık.
Bu yazımızda ele alacağımız hukuki sorun ise; failin, fiilin veya sevk maddesinin belirsiz olduğu iddianameyi hukuki hata yaparak kabul edip de, bu eksikliği sonradan fark eden mahkemenin, kovuşturma aşamasında bu tespitten sonra nasıl hareket etmesi gerektiğidir.
Bilindiği üzere; ceza muhakemesinde soruşturma evresinin sonucunda Cumhuriyet savcısı kamu davasının açılması için yeterli şüphe olduğuna kanaat getirirse, bir iddianame düzenlemek ve görevli ve yetkili mahkemeye iletmek zorundadır. Bu aşamadan sonra mahkeme iddianameyi değerlendirecek ve iadesi veya kabulü yönünde bir sonuca varacaktır. Ceza muhakemesi; temelde soruşturma ve kovuşturma olmak üzere iki evreden oluşmaktaysa da, görevli ve yetkili mahkemenin iddianameyi değerlendirdiği evreye üçüncü bir evre niteliğinde “ara muhakeme evresi” de denilmektedir. Yine belirtmeliyiz ki; kural olarak görevli ve yetkili mahkeme CMK m.170’e aykırı olarak düzenlenen bir iddianame tespit ettiğinde, CMK m.174/1-a hükmü gereğince iddianameyi Cumhuriyet başsavcılığına iade etmelidir.
Her ne kadar kural bu şekilde olsa da uygulamada; iddianamedeki faile, fiile veya sevk maddelerine ilişkin belirsizliğin ara muhakeme evresinde fark edilmediği, ara muhakemeyi gerçekleştiren hakimin veya heyetin daha sonra kovuşturma aşamasında değiştiği ve yeni hakimin veya heyetin iddianame konusunda ara muhakemeyi yapan hakim veya heyet ile aynı görüşü paylaşmadığı durumlar ortaya........
© Hukuki Haber
