menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sosyal Medyada Hakaret Suçunda Aleniyet Unsuru

11 1
18.08.2025

Giriş

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 125/4, hakaret suçunun alenen işlenmesini cezanın ağırlaştırıcı bir nedeni olarak öngörmektedir. Günümüzde hakaret fiillerinin sıkça sosyal medya üzerinden işlendiği göz önüne alındığında, bir paylaşımın veya iletinin “aleniyet” şartını taşıyıp taşımadığı önemli bir sorundur. Zira hakaret suçunun mağdura karşı alenen işlenmesi halinde failin cezasında altıda biri oranında artırım yapılmaktadır. Bu nedenle sosyal medya paylaşımlarının kimlere veya kaç kişiye erişime açık olduğunun doğru tespiti, adil bir yargılama ve kanunun doğru uygulanması için elzemdir. Bu makalede, sosyal medya ortamında işlenen hakaret suçlarında aleniyet unsurunun ne şekilde tespit edildiği, Yargıtay kararları ışığında ele alınacaktır. Yargıtay, son yıllardaki içtihatları ile sadece paylaşımın yapıldığı platforma bakmak yerine, o paylaşımın erişilebilirlik durumunu (herkese açık olup olmadığını) esas alan bir yaklaşım geliştirmiştir[1 [2].

Yargıtay’ın Aleniyet Kriterleri

Yargıtay’a göre, aleniyetin belirlenmesindeki temel kriter, paylaşılan ifadenin herkese açık olup olmadığı ve belirsiz sayıda kişi tarafından görülme olanağının bulunup bulunmadığıdır.[1]. Başka bir deyişle, bir sosyal medya iletisi veya paylaşımı, eğer herhangi bir gizlilik kısıtlaması olmaksızın genel erişime sunulmuşsa, aleniyet unsuru gerçekleşmiş sayılabilecektir. Buna karşın, paylaşım belirli bir grupla veya sadece onaylı arkadaşlarla sınırlıysa, doğrudan aleniyetin varlığından söz etmek mümkün olmayacaktır.

5237 sayılı Kanun’un 125/4. maddesinde işaret edilen aleniyet, Yargıtay tarafından şu şekilde tarif edilmektedir: “Hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması ve herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesi gerekir.”[3] Bu hukuki tanım, sosyal medya paylaşımlarının aleniyet yönünden değerlendirilmesinde kilit ölçüttür. Örneğin, birebir yapılan özel mesajlaşmalar bu tanım gereği aleniyet unsuru taşımaz; zira muhatap kitlesi sınırlıdır ve ileti herkese açık bir ortamda gerçekleşmemiştir.

Sosyal Medya Paylaşımlarında Gizlilik Ayarlarının Önemi

Yargıtay kararları, bir paylaşımın aleni sayılıp sayılmayacağı noktasında somut gizlilik ayarlarının ve teknik göstergelerin belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle Facebook paylaşımları hakkında verilen kararlarda, Yargıtay şu ayrımı yapmıştır: Eğer paylaşıma ilişkin görselde “dünya” ikonu bulunuyorsa, bu paylaşımın herkese açık yapıldığına işaret eder; buna karşın “arkadaşlar” ikonu bulunması, paylaşımın yalnızca arkadaş çevresiyle sınırlı olduğunu, dolayısıyla aleni olmadığını gösterir. Nitekim Yargıtay 4. Ceza Dairesi, suça konu Facebook paylaşımının herkese açık olmayıp yalnızca arkadaşlara görünür olduğunu tespit ettiği bir kararında, bu durumda aleniyet unsurunun gerçekleşmeyeceğini vurgulayarak, sadece bu nedenle sanığa TCK 125/4 uyarınca cezada artırım yapılmasını hatalı bulmuştur[4]. Benzer şekilde Yargıtay, bir Facebook paylaşımının “sadece arkadaşları tarafından görüldüğünün” anlaşıldığı durumlarda, mahkemenin aleniyetin nasıl oluştuğunu ayrıca tartışması gerektiğini, aksi takdirde eksik inceleme yapmış olacağını belirtmiştir[5]. Bu yaklaşım, sosyal medya üzerinden yapılan her paylaşımın mutlak surette aleni sayılamayacağını göstermektedir. Öncelikle paylaşımın hedef kitlesi ve gizlilik ayarı yargılama sırasında açıkça ortaya konulmalıdır.

Facebook örneğinin yanı sıra, kapalı gruplarda yapılan paylaşımların durumuna da dikkat çekilmiştir. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, bir Facebook grubunda canlı yayında yapılan yorumlarla ilgili davada, öncelikle “bahsi geçen grubun herkese açık olup olmadığı” ve yapılan yorumların grup dışındaki kişilerce görülüp görülmeyeceğinin tespit edilmesi........

© Hukuki Haber