menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ÖCALAN'IN ÇAĞRISI VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

15 8
01.03.2025

Tarihler 1 Ekim 2024'ü gösteriyordu.

Abdullah Öcalan'ın önceki gün okunan mektubundaki çağrısıyla doruğa ulaşan ve adına ''Yeni Çözüm Süreci'' denilen süreç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM'de yeni yasama döneminin açıldığı o gün beklenmedik bir şekilde DEM'lilere elini uzatmasıyla başlamıştı.

Bahçeli daha sonra el yükselterek partisinin 24 Ekim'deki gurup toplantısında ''Teröristbaşı Meclis'te DEM gurubunda konuşsun. Terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin.'' Demesiyle süreç hız kazanmıştı.

Bahçeli'nin, DEM Gurubuna el uzatmasıyla başlayan sürecin üzerinden 5 ay gibi bir süre geçti.

Bu sürede DEM Gurubu içinden Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk ve Pervin Buldan'dan oluşan ekip İmralı'ya üç ziyaret gerçekleştirdi.

Ve nihayet beklenen o açıklama, yani Öcalan'ın PKK'Ya silah bırakmasını ve örgütün lağvedilmesini istediği çağrısına dayalı mektup dün İstanbul'daki bir otelde okundu.

Sırrı Süreyya Önder'in , ''Kışın bitip baharın geleceği şu günlerde umudu yeşertmeye gittik.''sözleriyle başlayan toplantıda, Ahmet Türk Öcalan'ın mektubunu Kürtçe, Pervin Buldan'da Türkçe olarak okudu.

''Tarihi çağrı'' olarak tanımlanan Öcalan'ın mektubunda ne deniliyor, özetle ona bir bakalım ve sonra da bu konudaki görüşümüzü ifade edelim.

''PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur. Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır.

1990’larda reel sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.

Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir.

Kapitalist modernitenin son 200 yılı,........

© Hedef Halk