Tarihin röntgenini çekmek: “Avrat” Değil Kadın
“ÖG” eski Türklerde “ANNE” demekti. ÖG-süz yani annesini kaybedenleri anlatan sözcük de oradan türemişti.
Dilin kökeni konusunda, hem meraktan hem de meslek icabı ilgi duyan birisi olarak öğrendiğimde çok etkilenmiştim. Sonra da sözcüğün izini sürdüm. Akıl yürütmelerle, “acaba” mı soruları ve muhtemel yanıtlarıyla da kendimi şöyle bir alanda buldum:
* Eğer ÖG / OG anne demekse ondan olana / doğana da OGUL denmiş olabilir.
* Nitekim arı kovanlarına da benzeri bir yaklaşımla OĞUL VERMEK denir.
* Eğer öyleyse, sözcük cinsiyet belirtmeksizin “çoğalmak” karşılığı ve hem kız hem de erkek çocuklar için kullanılmıştır.
* Diyelim ki buraya kadar akıl yürütmede düşüp kalkmadan sonraki soruya geldik.. Acaba tarihin hangi kırılma noktasında erkekler sözcüğü ele geçirdi. Oğul, erkek evladın karşılığı oldu?
Sözcükler paradigmayı anlatır. Dinlerin dili mesela.. Genellikle erkeklerin şiddet, hükümranlık içeren bakışlarını çağının düşüncelerine göre tercüme eder.
Kadınlar için kullanılan sıfatları ele alalım: AVRAT Farsça’da çıplaklık kavramına denk düşüyor. Arapça’da ise bir yandan cinsellik iması ile kullanılırken, asıl itibariyle KUSURLU / ZAYIF anlamına geliyor.
“Nitekim Adem’le birlikte yaratılan ilk kadın Lilith, erkeğine itaatkar davranmadığı için sürümden kaldırılmış.. Adem’in cennetten kovulma mitinde de suç, ikinci üretimde, yani yılanın kışkırtmasına kapılan Havva’dadır”.
Dil........
© HalkTV
