Seda Başayvaz ile röportaj
Çocukken evcilik oynamayı çok severdim, rolümü de sahnedeymiş gibi ciddiye alırdım :) Zaten evcilik dediğimiz şey, çocukların kendi sahnesini kurduğu bir tiyatro değil midir?
Okulda da piyeslerde yer alır, resmi bayramlarda ya da yıl sonu gösterilerinde müzikli oyunlar hazırlardım. Sahneye çıktığımda heyecandan dizlerim titrer, kalbim duracak gibi olurdu… ama gösteri bittikten sonra gelen o alkış… işte o alkış bana çocuk yaşta bile, bir şey anlatmanın ve üretmenin ne kadar büyüleyici bir his olduğunu öğretti.
Aile içinde de kuzenlere roller dağıtır, küçük oyunlar sahnelerdik. Görünür olmak değil, bir hikâyeye hayat
vermek beni besliyordu.
İlk ekran deneyimim ise 2015 yılında “Beni Affet” dizisinde figüranlıkla oldu. Arka masada oturan bir kadını canlandırıyordum. Kalabalık bir setin parçası olmak, ışıkların altında herkesin bir anlığına da olsa bana odaklandığını hissetmek… içimde unutulmaz bir heyecan yarattı. Küçük bir sahneydi belki ama büyük bir başlangıçtı benim için. O gün, bu yolun beni nereye götüreceğini çok merak ettim. Ve yürümeye karar verdim.
Akademik olarak iktisat eğitimi aldım ve uzun süre kurumsal hayatta çalıştım. Ama içimde hep bir şeylerin eksik kaldığını hissediyordum; sanki ruhum başka bir yerde nefes almak istiyordu. Kalbimin sesini dinledim ve arka planda da olsa oyunculuğa başladım. 2015’te ilk kez bir dizide figüran olarak kamera karşısına geçtim. Kamera önü oyunculuk eğitimi almadım ama iyi bir gözlemci ve tutkulu bir öğrenciyim.
Olumlu-olumsuz her........
© Haberton
