Görmek Bir Seçimdir
“Mutluluğun sırrı, istediğin her şeye sahip olmak değil; sahip olduklarını isteyebilmektir.”/ Oscar Wilde
“Günümüz insanı taammüden hayatı ıskalıyor.” Ne demek taammüden? Bilinçli olarak, önceden düşünüp tasarlayarak, planlayarak, bilerek, isteyerek… Ve bugünün insanı bolluk içinde yoksun, seçenekler içinde şaşkın, sahip oldukça eksik hisseden bir varlık hâline geldi. Elindekine kör, olmayana saplantılı… Durmuyor; durmadığı için fark etmiyor, fark etmediği için yetinmiyor… Ve yetinmediği için de hep huzursuz, hep mutsuz. O, çokluk peşinde, hiçliğe yakın… “Ne kadar çok şeye sahip olursam, o kadar güvende olurum” zannıyla yaşıyor. Hayret edilecek şey ki sahip oldukça korkuyor kaybetmekten! Korktukça daha fazlasını istiyor… İstedikçe daha da yoksullaşıyor; ruhen…
Yeni insan artık bir “toplayıcı değil, bir biriktirici.” Ama topladığı şeyler ekmek değil, su değil, duygu değil, anlam değil, iyilik değil… Para, alkış, takipçi, uygulamalar, kıyafetler, diplomalar… Ancak bu yeni insanın kalbi işgal altında ; onu havalara uçuracak duyguların yerini alçaltıcı hazlar kaplamış. Kıymet bilmeden yaşamanın adı bu çağda “özgürlük” oldu. Oysa bu özgürlük değil, şuursuzluk, farkındalık yoksunluğu, tutsaklık!
Zamane insanı kayıplarla yaşıyor farkında değil. Anı yaşama becerisini kaybetti; hep bir sonrakini arıyor, hep sonrakine hazırlık hâlinde. Başkalarına gösterme telaşıyla anı kaçırıyor farkında değil. Derin bağlar kurabilme becerisini de kaybetti; İlişkileri yüzeysel, doyurucu değil, geçici, idareten… Yavaşlamayı unuttu; sanki yavaşlarsa hayat onu ezip geçecek, yutacak. Minnet duygusunu kaybetti; teşekkür etmek yerine “zaten hakkımdı” demeyi öğrendi. O artık şaşırma duygusunu bile kaybetti; hiçbir şey onu hayran bırakamıyor.
Sanki bu çağda şükretmek isyan bayrağını çekmek gibi oldu! Elindekiyle yetinmek bir tür bilgelik sanki… Farkında olmak bu küresel (nan)körlüğe sessizce direnmek gibi… Sahip olduklarının farkında olmak (görmek), belkide sahip olunabilecek en büyük hazine!
Günümüz dünyasında hızla akan hayat, genellikle bizleri sahip olduklarımızı fark edemeyecek bir telaşa sürüklüyor. Şuursuzuz, farkındalık yoksunuyuz. Oysa bir an durup nefes almak, çevremize ve iç dünyamıza bakmak, şükran duygusu hissetmek için yeterli… Şükür, sadece sahip olduklarımıza teşekkür etmek değil; aynı zamanda “hayata karşı bilinçli bir farkındalık geliştirmektir.” Şükür tam bir şuur halidir!
Şükretmek, yalnızca dini ya da manevi bir ritüel değildir. Şükran duygusu aynı zamanda psikolojik ve sosyal açıdan güçlü bir takviye edicidir, iyileştiricidir. Düzenli olarak şükredici bir ruh halinde olan, şükrü........
© Habername
