menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mesnevi'nin İzinde Konya Ziyareti

8 0
20.09.2025

Sayader Sağlık ve Yaşam Derneği genç tıbbiyeli öğrenciler ve yönetim kurulu aileleri ile birlikte 5/7 Eylül tarihlerinde Konya’ya gezi ve eğitim programı düzenledik. Daha önce Çanakkale’ye yaptığımız yolculuk ve eğitim programının tadı damağımızda hatıraları gönlümüzdeydi. Bu defa yolculuğumuzun başlangıcında Mesnevi’nin dizeleri yolumuza ışık tuttu.

Her gün bir yerden göçmek ne iyi./Her gün bir yere konmak ne güzel./ Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş / Dün dünle beraber gitti, cancağızım / Ne kadar söz varsa düne ait./ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.’

İstanbul’dan Konya’ya uzanan bu özel yolculuk, yalnızca kilometreleri değil, kalpleri ve zihinleri de birbirine bağladı. Sağlık bilimleri öğrencileri ve doktorlardan oluşan grubumuzla çıktığımız bu eğitim ve kültür gezisi, hem mesleki gelişimimize hem de manevi dünyamıza dokunan unutulmaz anılarla doluydu. Kıymetli yol arkadaşımız Necmi Sarıyer ile birlikte otobüs yolculuğumuz şiirler, ilahiler, hatıralar ile dolu dolu geçti.

Konya’nın Misafirperverliği: Sofralarda Buluşan Gönüller

Konya’ya vardığımızda bizi karşılayan sıcak tebessümler, dost gönüller ve özenle hazırlanmış ikramlar ile mest olduk. Meram bağlarında Prof. İlhan Çiftçi hocamızın evinin bahçesinde ikram edilen kahvaltı sofrası şehrin misafirperverliğini daha ilk dakikada hissettiren çok özel bir sofraydı. Ayrıca İlhan Çiftçi hocamızın kahvaltı sonrası gençlere, misafirlere hitaben hayatı Mümince yaşamak ve zor zamanlarda kaçış rampaları misali kendimizi dinlendirmek, hesaba çekmek, tefekkür etmek konulu konuşması da çok özel bir ikramdı.

Her öğün, sadece bir yemek değil; bir kültür, bir paylaşım ve bir teşekkür gibiydi. Konya’nın geleneksel lezzetleriyle tanışırken, sofralarda kurulan dostluklar da içimizi ısıttı. Bir sofradan kalkarken başka bir ikram geliyordu. Etli ekmek, bamya çorbası, etli pilav, helva her biri ayrı tat ve güzellikteydi. İrfan Kültür Merkezi hem ikramlarıyla hem de mimarisi, konferans salonları ve mescidi ile gönlümüzü feth etti.

Manevi Duraklar: Sessizlikte Duyulan Hikmet

Konya’nın tarihi ve manevi atmosferi, gezimizin duygusal ve irfan yönünü tamamladı. Meram bağlarından sonra Tavus Baba türbesi ve çevre gezisi yaptık. Öğle namazını Tavus Baba Camiinde eda edip Alaaddin tepesine doğru hareket ettik. Alaaddin Tepesinde bizi bekleyen dostlar sıcak etli ekmekleri ikram ettiler. Henüz daha kahvaltı ikramlarını eritememişken ısrarlar karşısında çaresiz kaldık, etli ekmekleri yemek için çimenler üzerine oturduk. Fazla gelen ikramları israf etmeyelim diye gayret ederken gençler çareyi Alaaddin tepesindeki ziyaretçilere, çocuklara, görevlilere etli ekmek ikram ederek buldular, ikramı bereketlendirdiler.

Alaaddin Camisi ve Sultanlar türbesi ziyaretinden sonraki durağımız Darul-Mülk müzesiydi. Anadolu Selçuklu Devleti’nin sultanlarını mumya heykelleri ile adeta karşımızda gibi gördük. Kısa hayatlarını dinlerken, savaşları, başarıları ve ölümleri bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçti. Bir kez daha anladık ki esas olan Mevlana’nın dediği gibi ‘ölmeden evvel ölmek’ hırs ve kötü huylarından kurtulmak, her mevki ve makamda kâmil insan olmakmış.

Mevlana Müzesi’nde dolaşırken, sadece bir Allah dostunun, çağlar aşan mürşidin, her fikirden insanı etkileyen düşünürün huzurunda olmanın derinliğini değil, çağlar ötesinde gelen hakikatin sesini duyar gibi olduk. Sessizlikte yankılanan ney sesi Mesnevi’nin dizeleriyle birleştiğinde Kuran ve Hadislerin ışığında hakikati arayan insanı gönlünün derinliklerine işleyen öğütleri ve hikmetiyle kuşatıyordu.

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol./ Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol./ Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol./ Hoşgörülülükte........

© Habername