İmralı
Armutlu Yarımadasının batı ucundaki Bozburun’dan günbatımı yönünde denize dikkatlice bakarsanız; küçük bir karaltının yükseldiğini fark edersiniz.
Burası İmralı Adasıdır.
Marmara Denizine serpilmiş yirmiden fazla adanın en büyüğü ve en çok gidileni olmasa da en bilineni, en tanınanıdır.
Ülkemizin ilk ve tek ada hapishanesi burada kurulmuş, yakın dönem siyaset tarihimizin en büyük dramı burada yaşanmış, terör yargılamalarına ev sahipliği yapmış, romanlara, filmlere, tiyatro oyunlarına konu olmuştur.
14. Yüzyılda Osmanlı hâkimiyetine giren İmralı, Osmanlı Devletinin Marmara Denizinde ele geçirdiği ilk adadır. Orhan Gazi döneminin önemli komutanlarından Emir Ali Bey tarafından fethedilmiş, “Kalolimnos” olarak bilinen adı “Cezire-i Emir Ali” olarak değiştirilmiş, isim zamanla “İmralı”ya dönüşmüştür.
Osmanlı idare sisteminde Mudanya kazasına bağlı bir nahiye olarak konumlanan İmralı’ya Ortodoks Rumlar yerleştirilmiş, 20. Yüzyıl başlarına kadar varlığını koruyan üç köy kurulmuştur.
Cumhuriyetin ilan edildiği 1923 yılında adanın nüfusu 1200 kişiydi ve tamamı Rumlardan oluşuyordu. Lozan Antlaşmasından sonra yapılan mübadele ile Girit Türkleri Anadolu’ya getirilirken onlar da Yunanistan’a gönderildiler. Ada bir anda ıssızlaştı. Tek bir insanın bile yaşamadığı koca bir emval-i mekrukeye dönüştü.
Fırtınalı havalarda balıkçı teknelerinin sığınağı olmaktan öteye geçmeyen adanın bu terk edilmişliği 1935 yılına kadar sürdü. O yıl, Ceza İnfaz Sisteminde köklü bir değişikliğe gidilerek “İş Esası Üzerine Kurulu Cezaevleri”nin açılması kararlaştırıldı. İmralı Adası, Cezaevleri Umum Müdürlüğüne devredildi. Gazetelerde adanın açık cezaevi haline getirileceği, mahkûmların tarım yaparak rehabilite edilecekleri yönünde haberler yayınlandı. Ardından hummalı bir faaliyet başladı. Tarım alanları düzenlendi, manastır binası onarılarak hapishane haline getirildi. İlk etapta İstanbul ve Bursa cezaevlerinden seçilen 70 kişilik mahkûm kafilesi buraya nakledildi.
1936 yılında Adalet Bakanı Şükrü Saraçoğlu, yeni infaz sisteminin detaylarını anlatarak İmralı’nın bu amaçla kurulmuş ilk örnek olduğunu söyledi.
Yeni sistem, mahkûmları çalışma hayatına katmayı ve topluma kazandırmayı amaçlayan dört aşamalı bir plan içeriyordu. Birinci aşamada mahkûmlar hücrede tutuluyor, ikinci aşamada koğuşlara........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d