menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Budapeşte görüşmeleri: Barış arayışı mı, stratejik denge arayışı mı?

10 0
23.10.2025

Budapeşte, son haftalarda küresel diplomasinin odağı haline geldi. Bunun en büyük sebeplerinden birisi Putin ile Trump arasında 16 Ekim 2025 tarihinde gerçekleşen ve yaklaşık iki buçuk saat süren telefon görüşmesi. Bu görüşme yalnızca “içerikli ve dostane” bir temas olarak kalmadı; Budapeşte’de yüz yüze bir zirve kararını da doğurdu. ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yapılması planlanan olası görüşme, yalnızca iki liderin teması olarak değil, küresel sistemde değişen güç ilişkilerinin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Bu girişim, Ukrayna’daki savaşın geleceği kadar, Avrupa güvenlik yapısının da yönünü belirleyebilecek potansiyele sahip.

Zirvenin Macaristan’da gerçekleşecek olması, Avrupa’da tarafsız diplomasiye duyulan ihtiyacın yeniden gündeme geldiğini ortaya koyuyor. Ancak bu süreç, henüz başlamadan yoğun bir dezenformasyon ve algı mücadelesinin içine çekildi.

Neden Budapeşte?

Budapeşte tercihi tesadüf değil. Budapeşte’nin seçilmesinin arkasında tarihsel, coğrafi ve diplomatik gerekçeler bulunuyor. Orta Avrupa’nın eşiğinde, AB ve NATO içinde fakat merkez kalıpların dışında daha esnek bir siyasi topografya sunan bir başkent, mekansal pratiklik ile sembolik tarafsızlığı harmanlıyor. Macaristan, Soğuk Savaş döneminden itibaren hem Doğu hem Batı bloklarıyla temas kurabilen nadir Orta Avrupa ülkelerinden birisidir. 1994’te imzalanan Budapeşte Memorandumu, Ukrayna’nın nükleer silahlardan arınması karşılığında güvenlik garantileri almasını öngörmüş; bu belge, Avrupa güvenlik düzeninin sembolik metinlerinden biri hâline gelmişti. Bu nedenle “Budapeşte” ismi, uluslararası toplumun hafızasında zaten “güvenlik” ve “taahhüt” kavramlarıyla yan yana anılıyor.

Coğrafi açıdan bakıldığında, Macaristan bugün Avrupa’nın merkezinde, hem NATO hem de AB üyesi olmasına rağmen Batı ittifakının sert çizgisi dışında kalan bir ülke konumunda. Başbakan Viktor Orbán’ın son yıllarda izlediği dış politika ve Kiev–Moskova–Washington ve Pekin arasında kurduğu mekik hat, Budapeşte’ye işlevsel bir arabulucu rolü kazandırıyor. Bu pozisyon, Macaristan’ı hem Washington hem de Moskova için “tarafsız ama ulaşılabilir” bir zemin hâline getiriyor.

Budapeşte’nin tercih edilmesinin bir diğer nedeni de Avrupa’daki siyasi atmosfer. Prag ya da Berlin gibi kentler, NATO ve AB politikalarına sıkı bağlılıkları nedeniyle “güvenli diplomatik alan” olarak görülmezken; Budapeşte, tarafların güvenlik gerekçeleriyle hareket edebileceği bir konum........

© Haber7