menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ABD hep yamyam, hep ganimetçi!

24 37
03.09.2025

Marco Polo, 1271’de Çin’e gitti. Türklerin idaresindeki Hanbalık’ta (Pekin) Kubilay Han’ın hizmetine girdi. Akıllı adamdı, kafasını çalıştırdı ve 1795 yılında döneminin en zengin gezginlerinden biri olarak Venedik’e döndü. Kaleme aldığı siyasetnamesinde Kubilay Han’ın topraklarının eşsiz zenginliğini öve öve bitiremedi. Ganimetçilerin gözlerini Doğu’nun zenginliklerine çevirdi.

1492’de Kristof Kolomb’un Amerika kıtasını (tam olarak kıta değil, bugünkü Bahamalar) keşfi ile başlayan bu ‘uzaklara merak’, büyük bir ekonomik gücü de beraberinde getirdiği için cazip hale gelmişti.

Avrupalı sömürgeciler ‘Yeni Dünyanın keşfinden hemen sonra gemiler dolusu ganimetçi ile bu topraklara çıkmış, yağmalamış, kıtanın yerli halklarını kılıçtan geçirmiş ve insanlık tarihinin en büyük ‘yamyamlığı’nı yapmışlardı.

Pirî Reis de Kolomb’dan hareketle bir harita çizmiş ve Osmanlı’ya ‘Yeni Dünya’yı anlatmıştı. Fakat buna rağmen bir sınırı Atlas Okyanusu’ndan Hint Okyanusu’na, diğer sınırı Yeni Sahra’dan Karadeniz’in kuzeyine kadar uzanmış büyük Osmanlı’da bir ‘Yeni Dünya’ merakı uyanmamıştı.

Yeni Kıta, 1700’lü yılların sonlarına kadar İngiltere’nin sömürgesi idi.

Nüfusu ise sadece 3 milyon kadardı!

***

Bu ‘küçük’ ülke, tamamı Osmanlı toprakları olan Kuzey Afrika’da; Cezayir eyaletimizle 1795’te, Trablusgarp ile 1796’da, Tunus ile 1797’de ‘dostluk’ ve ‘ticaret anlaşması’ yapmıştı… Hatta Akdeniz korsanlarına karşı gemilerini koruması için Cezayir Dayısı’na 12 bin altın vermeyi bile kabul etmişti.

7 Mayıs 1784, bizim açımızdan da tarihi bir dönüm noktası olmuştur. Çünkü ABD ile Türkler arasında ilk doğrudan münasebetler bu tarihten itibaren başlamıştır. ABD Kongresi Benjamin Franklin, Thomas Jefferson ve John Adams’ı ‘Eski........

© Haber7