menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Trump Bildirgesi Gazzeliler ve insanlığın barış açlığını doyuracak mı?

8 3
20.10.2025

13 Ekim 2025 tarihinde ABD Başkanı D. Trump’ın inisiyatifiyle imzalanan “Trump Kalıcı Barış ve Refah Bildirgesi” üzerinde çok şey yazıldı ve söylendi. Bildirgenin altında D. J. Trump, Abdülfettah El- Sisi, Tamim Bin Hamad Al-Thani ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaları bulunmaktadır. Bildirgenin başında “İki yıldan fazla süren derin acı ve kayıplara son vererek, bölge için umut, güvenlik, barış ve refah için ortak bir vizyonla yeni bir sayfa açıldığı” ifade edilmiştir. Buradaki derin acı ve kayıplar ile Gazze’de yaşanan tarifi imkansız acı olayla kast edilmektedir ki, bütün bir Gazze bombardımanlarla adeta bir moloz yığınına dönmüş, tahminen yetmiş bine (70.000) yakın insan hayatını kaybetmiş, iki yüz bine (200.000) yakın insan da yaralanmıştır. Bu soykırım ve insansızlaştırma harekatı esnasında hava ve kara bombardımanları nedeniyle hayatını kaybedenlerden çok bu yüzyılda açlıktan hayatını kaybedenler özellikle çocuklar dünya kamuoyunun vicdanını sızlatmıştır. Dolayısıyla Bildirge üzerinde çok tartışılacak konu olmakla birlikte bu insansızlaştırma harekatına dur denilmesi son derece önemlidir. Bildirgede “Gazze’de savaşı sona erdirme ve Ortadoğu'ya kalıcı barış getirme yönündeki samimi çabalarını imzacı tarafların desteklediği” vurgulanmıştır. Aynı paragrafta “Hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin temel haklarının korunduğu, güvenliklerinin garanti altına alındığı… bir barış olacağını anlıyoruz” denilmiştir.

Burada iki taraf zikredilmiştir ancak İsrail'in güvenliği ön planda gibidir. “Aşırılıkçılık ve radikalleşmeyi her türlü biçimiyle ortadan kaldırma kararlılığı” ve “Gelecekteki anlaşmazlıkların güç veya uzun vadeli süren çatışmalar yerine diplomatik angajman ve müzakereler yoluyla çözülmesi taahhüdü” vurgulanmıştır. “Bölgede barış güvenlik ve ortak refaha yönelik kapsamlı bir vizyonun benimsendiği” ile “Gazze şeridinde kapsamlı ve kalıcı barış düzenlemelerinin kurulmasında kaydedilen ilerlemeyi ve İsrail ile bölgesel komşuları arasındaki dostane ve karşılıklı yarar sağlayan ilişkinin memnuniyetle karşılandığı” son paragrafta ifade edilmiştir. Bu paragrafta Abraham Anlaşmalarına atıf vardır. Bildirge metnini detaylı okumak isteyen okurlarımız Beyaz Saray resmî Web sayfasında 13 Ekim 2025 tarihli “Trump’ın Kalıcı Barış ve Refah Bildirgesi” başlıklı Başkanlık Muhtırasını (Presidential Memoranda) okuyabilirler.

Bu Bildirge ve daha kapsamlı ve esaslı uluslararası belgelerin asıl ve tam
metinlerinin okunmasının önemini okurlarımız da takdir edeceklerdir. Zira bugün geçmişteki bazı anlaşmalar ile ilgili farklı uçuk iddiaların, şehir efsanelerinin ortaya atıldığını halbuki bu anlaşma metinlerinde bu iddiaları ispat edecek cümlelerin olmadığını görmekteyiz. Daha da vahimi ise böylesi belgelerde yer alan taahhütlerin taraf devletlere büyük sorumluluklar yükleyen, diplomatik mevziler kazandıran veya kaybettiren hükümlerinin ihmaliyle bazı zararların doğmasıdır. Özellikle dış siyaset, diplomasi ve güvenlik uzmanları gibi teknik sınıfların uluslararası metinleri avamdan farklı tetkik ve tahlil etmelerinde fayda vardır. Keza aynı sınıfların anlaşma süreçlerinin, tarafların davranışlarının, birçok çatışma ve diplomatik olaylara ilişkin her türlü belgenin de (Yazılı belgeler, video görüntüleri, vb.) incelemesi gerektiği açıktır. Halihazır Trump Bildirgesi teknik açıdan bir barış antlaşması olmadığı için incelenme tarzı farklı olacaktır. Ancak, ilk baştan şunu ifade edelim ki, İsrail’in Gazze şeridindeki saldırılarının -bazı istisnaları dışında- durması/ veya durdurulması açısından bu Bildirgenin imzalanması önem taşımaktadır. Bu konuda Trump Mısır, Türkiye ve Katar’ı bu bildirgenin tanığı/ destekleyicisi ve imza sahibi yapmıştır. Ayrıca bazı Batılı ve diğer Müslüman ülke liderlerini de davet ederek Bildirgenin vizyonuna ortak yapmıştır. Bildirgedeki “Başkan Trump’ın Gazze’deki savaşı sona erdirme ve Ortadoğu’ya kalıcı barış getirme yönündeki samimi çabalarını destekliyor ve arkasında duruyoruz” ibaresi bu ortaklığa işaret etmektedir. Bildirgenin kişiselliğinin böylesi bir ortaklığı zorunlu kıldığını da ifade edelim. Nitekim Bildirgenin başarısı Trump ve vizyonuna ortak olan tarafların çabaları ve daha ileri boyutta kalıcı anlaşmalar ile doğru orantılı olacaktır. Trump Bildirgesinin başarılı olması için yapılması gerekenler konusuna girmeden önce bu konuda katkı sağlayabilecek şekilde anlaşmalar ve bu çerçevedeki bazı teknik konular üzerinde durmak istiyorum.

ANTLAŞMALAR ÜZERİNE

Tam ve sıkıcı bir akademik metin yazmaktan kaçınarak, antlaşmalar üzerine
kısa bir zihinsel gezinti yapmak istiyorum. Uluslararası ilişkilerin tipik bir enstrümanı olan anlaşmalar günümüzdeki anlam ve tanımına 1969 Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi ile sahip olmuştur: "Devletler arasında yazılı olarak akdedilen ve uluslararası hukuka tabi olan, ister tek bir belgede isterse iki veya daha fazla ilişkilibelgede yer alsın ve özel adı ne olursa olsun, bir anlaşma olarak tanımlanmıştır (Ana Britannica). Uluslararası sistemde mutlak biçimde olmasa da belirli bir seviyede kabul edilen örf, adet ve teamüllerin etkisiyle nispi olarak anlaşmaların olumlu, yapıcı sonuçları olmaktadır. Tıpkı demokrasi için denildiğine benzer şekilde iyilik ve barış için mutlak sonuçları olmasa da bugüne kadar anlaşmalardan daha etkili bir enstrüman da bulunabilmiş değildir.

Geleneksel anlaşmalarda kralların ve prenslerin söz vermesi, komutanların
ahitleşmesi olarak gördüğümüz anlaşmalar günümüze gelinceye kadar kapsam, içerik ve kurumsal nitelik kazanmışlardır. Özellikle 2. Dünya Savaşından sonra dünyada anlaşmaların sayısı, yarattıkları kurumların kapasitesi, vb artmıştır.Sözleşme tarzı anlaşmalar denilen bu anlaşmalar ile devletler arası ihtilafların çözümüne, galipler ve mağluplar arasında toprak takasına, kalıcı bir şekilde barış içinde yaşama ilkelerine ve formüllerine herbir imzacı devletin kabulüne dayalıdır. Sanırım büyük savaşın yarattığı inanılmaz yıkım sonucu her halükarda barışın daha tercih edilebilir oluşu, savaşın galiplerinin ezici ve barış empoze edici gücü veyarattıkları sıradışı kurumlar bu konuda amil olmuşlardır.........

© Haber7