menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Trump ateşkesi neyin ateşini kesti?

16 1
03.11.2025

13 Ekim 2025 tarihinde ABD Başkanı D. Trump’ın inisiyatifiyle imzalanan “Trump Kalıcı Barış ve Refah Bildirgesinin” üzerinden neredeyse üç hafta geçti. Yine bu köşede yayınlanan yazımızda bu Bildirge üzerine ayrıntılı değerlendirmeler yapmıştık (Trump Bildirgesi Gazzeliler ve insanlığın barış açlığını doyuracak mı?/ 20.10.2025/ haber7.com). “

Bildirge üzerinde çok tartışılacak konu olmakla birlikte bu insansızlaştırma harekatına dur denilmesinin son derece önemli olduğuna” değinmiştik. Ancak Bildirgenin etkili ve olumlu sonuç doğurması için bazı öneriler sunmuş ve bazı hususlara da bilvesile vurgu yapmıştık.

Mesela uluslararası alanda toplumlar içinde oluşan vicdani tepkilerin devamının sağlanması, küresel vicdan ittifaklarının kurulması, bir nevi küresel İsrail’in zulümlerine karşı yükselen basıncın etkili yönetimine katkı sağlanması bunlardan biriydi. Diğeri ise Ateşeks Bildirgesinin olumlu sonuçlar doğurması için etkin ateşkes denetim mekanizmalarının kurulmasıydı. Nihayet bu Bildirgenin daha kalıcı olmasına ve daha etkili yeni uluslararası barış ve istikrar metinlerine dönüşmesine matuf uygulama tüzükleri, ortak eylem planları, vs hazırlanması gerekliliğine işaret etmiştik.

Ancak, geçen bu süre içinde ne yazık ki, bizim ve küresel vicdanın beklentisine uygun gelişmeler gözlemlenmemiştir. İsrail Hamas’ın ateşkes ihlali yaptığına dair alışıldık ve beklenen uydurma iddiaları ile Gazze’yi bombalamaya ve katliam yağmaya devam etmiştir. Trump ise şahsi başarısı olarak gördüğü Bildirgeyi imzalandıktan sonra tekrar İsrail yanlısı politika ve tutumlarına geri dönmüştür.

Trump Bildirgesinin Sonuçları

Bildirgenin etkilerini/ ve sonuçlarını imzacı aktörlerin (Baş aktör ABD ve güya destekleyici ikincil devletler Katar, Mısır, Türkiye ve bir de imza töreni seyircisi Batılı Devletler) niyetlerinden arındırarak serinkanlı bir şekilde değerlendirirsek bazı hoşumuza gitmeyecek sonuçlarıyla yüzleşebiliriz. Aradan belirli bir zaman geçtiği, bu zaman içinde gelişen olaylar dünyanın gözü önünde olduğu için olayları tüm objektifliği ve açıklığı ile görmek mümkün olacaktır (Bu sonuçları başta söylemiş olsaydık yorum olarak görülebilirdi. Halbuki aradan geçen zaman içinde dünyanın gözü önüne gerçekleşen olaylarla bu sonuçlar artık bilgi ve tespit mahiyetini kazanmışlardır.).

Bildirgenin (Anlaşmanın) Rıza Üretimi veya Boyun Eğdirme Yönü

Trump Bildirgesi açıktır ki, baştan sona bir Trump inisiyatifidir. Ana muharrik güç Trump’tır, Amerika’dır. Diğer imzacılar ise ya rızaları ile ya baskı ya da her bir aktör kendi iç meseleleri nedeniyle (Birçok devlet başkanı orada kendi iç kamuoyuna politik mesaj verme, Gazze için bir şeyler yapıyormuş görüntüsü verme, Trump tarafından dikkate alınan bir lidermiş izlenimi doğurma amacını taşımaktadırlar) zayıf pozisyonlarda bulunmaktadırlar. Tali (İkincil) etkileri bile yoktur. Zira mutlak ana muharrik gücün ardından gelen bir ikincil güç olamaz.

Bu haliyle Bildirge bütün taraf devletlerin ortak rızası ve iradesi ile imzalanmış bir metin olmadığı için rıza ve irade bakımından sakatlık içermektedir. Devletlerin ve iç kamu oylarının rıza ve iradelerinin sakat olduğu bir anlaşma ortak bir zorlama ve boyun eğdirme gücünden mahrumdur. Nitekim öyle de olmuştur. Halihazırda katliamlara devam eden İsrail’i durduracak bir irade görünmemektedir.

Bildirgenin Uluslararası İlişkiler ve Mücadeleler Açısından Değerlendirilmesi

Uluslararası ilişkiler ve mücadelelerde asırlık kazanımlarınızı olumsuz tekil eylemlerle kaydedebilirsiniz (Talihsiz bir konuşma, siyasi yönü iyi tasarlanmamış bir askeri harekat, kontrol edilemeyen nedenlerle büyük can kayıpları, yanlış politika tercihleri, sembolik bir hata, vb). Ancak, benzeri bir mevziyi tekil eylemlerle kazanmak mümkün değildir. Uluslararası ilişkilerde bir mevzi kazanmak için birden fazla sayıda eylem, takip, politik karar, etkili diplomatik iletişim faaliyeti, hatta iyi tasarlanmış askeri güç kullanımı ve nihayet bunlardan doğan kazanımların ortak rıza üretimi ile (anlaşmalar) teyidinin birlikte uyumla icra edilmesi gerekir. Bu çerçevede bizim ve ilgili devlet makamlarımızın anlaşmalar dahil olmak üzere kaydedilen gelişmeleri dikkatle takip etmeleri gerekir. İşte Gazze’ye ilişkin Trump Bildirgesinin etki ve sonuçlarını bu çerçevede de değerlendirmek istiyoruz.

Bu açıdan baktığımızda, Trump’ın mutlak inisiyatifi ve gücüyle hazırlanan ve imzalanan bu anlaşma zaten yukarıda zikrettiğimiz kazanımlar için yeterli değildir. Daha doğrusu bizim kazanımlarımız için yeterli değildir. Ancak, biz de diğer bölgesel ve küresel ikincil aktörler gibi bu Bildirge’nin araçsallaştırdığı unsurlarından biri olma tehlikesiyle karşı karşıya idik, elan bu risk gerçekleşmiştir. Yani Trump’ın mutlak oyun kurucu ve İsrail’in imtiyazlı faydalanan olduğu bu Bildirge’nin (anlaşmanın) doğan olumsuz sonuçlarını orada bulunan bütün devletler üstlenmiş görünmektedirler.

Bildirgenin Küresel Etkileri Açısından Değerlendirilmesi

Bildirgenin imzalanması öncesi küresel metropollerde İsrail karşıtı toplumsal hareketler zirve yapmıştı. Özellikle şaşırtıcı biçimde Avrupalı toplumların ve bazı devletlerin tepkileri İsrail’i zorda bırakacak duruma gelmişti. Amerika'da bizatihi yahudi toplumu içindeki kamuoyu anketlerinde bile İsrail’in katliamlarına onay oranı radikal biçimde düşmüştü. Ancak, Bildirge’nin bazı Müslüman ülkelerin tanıklık ve garantörlüğü ile imzalanması bir yanılsama yaratmış, Trump ve İsrail zaman kazanmış, küresel gösteriler durma noktasına gelmiştir. İsrail’in tek taraflı ürettiği bahanelerle saldırı ve katliamlarını devam ettirdiği halde yeni bir küresel tepki dalgasının oluşması zaman alacaktır.

Diğer taraftan Trump Mısır, Katar ve Türkiye gibi devletlerin başkanlarını imza töreninde ayrıcalıklı bir statüde imzaya davet ederek birçok amacı gerçekleştirmiştir. Öncelikle bu devlet başkanlarını imza sahibi, diğer Batılı devlet başkanlarını da imza masasının arkasına yerleştirerek o ülkelerden gelecek tepkileri yumuşatmıştır. İkinci olarak, bu ülkelerin kamuoyları aynı şekilde tasfiye edilmişlerdir. Zira artık,İsrail karşıtı gösterilerin muhatabı sadece İsrail değildir, biraz da kendi devletleridir. Üçüncü olarak ise dünya kamuoyuna “Bakın bölgedeki Müslüman devletler Trump Bildirgesi ve planına ortaktırlar” mesajını vermiştir. Bu ne büyük bir yanılsama oyunudur! İşte bu durum ve yanılsama (yanıltma operasyonu diyebiliriz) küresel kamuoyunun İsrail’i hedefe koyarak onu tamamen yalnızlaştıran adeta “Ğarkad” ağacının arkasına sinecek derecede bir çaresizliğe götürecek olayların başlangıcını oluşturabilecek tepkilerin dozunu düşürmüş, mahiyetini değiştirmiştir. İsrail bu Trump şovu içinde gizlenme imkanı bulmuş, zaman kazanmıştır.

Tahmin edilebileceği üzere bu yazının kaleme alındığı zaman itibariyle İsrail’in iki yüzü aşkın ateşkes ihlali ve katliam saldırısına ABD’den ve bölge devletleri ve küresel kamuoyundan ciddi bir tepki gelmemiştir. Yukarıdaki çok yönlü plan sayesinde küresel vicdan tepkilerinin momentumu düşürülmüştür. Küresel kamuoyunun Bildiri öncesi basıncını yakalayabilmesi çok zor görülmektedir.

Ateşkes İhlalleri

Ateşkes ihlalleri, ki bu riskin her daim hazır ve nazır oluşu apaçıktır, denetlenemez durumdadır. Zira etkili bir ateşkes izleme ve denetleme mekanizması öngörülmemiş ve tesis edilmemiştir. Görev tanımı belirsiz bir gücün tesisi ve kompozisyonu ise İsrail’in irade ve vetosuna bağlıdır. Baş saldırgan tarafın irade ve vetosuna bağlı bir ateşkes........

© Haber7