Teşvik sistemi sil baştan
Değerli Okurlarım!
Bir ülke düşünün... Büyümek istiyor, kalkınmak istiyor. Sanayisiyle, teknolojisiyle, ihracatıyla güçlü olmak istiyor.
Peki devlet bu hedeflere nasıl katkı sağlar?
Cevap basit: Teşvik sistemiyle.
Peki biz teşvik sistemini yalnızca vergi indirimi ve istisnalardan mı ibaret görmeliyiz?
Yoksa aslında bu sistem, bir kalkınma vizyonunun, üretim odaklı bir stratejinin sahaya yansıması mı olmalı?
Türkiye'de yatırımlara yönelik ilk ciddi teşvik politikaları 1980’li yıllarda başladı diyebiliriz. Ancak sistematik bir yapı 2009’da ve ardından 2012’de kuruldu.
Öncelikle bölge bazlı teşvik sistemi tanımlandı. Ülke, gelişmişlik düzeyine göre 6 bölgeye ayrıldı.
Amaç basitti:
Gelişmiş bölgelerdeki yatırım cazibesini Anadolu’ya yaymak.
Yıllar içinde bu sistem, yüzlerce istisna ve özel uygulamayla karmaşık bir yapıya dönüştü.
Ve nihayet yıllar sonra köklü bir reform geldi:
Yeni Yatırım Teşvik Sistemi.
Türkiye, 2012 yılında yürürlüğe giren sistemle yatırımları 6 bölgeye ayırmıştı.
1. Bölge; İstanbul, Ankara, İzmir gibi gelişmiş illerden oluşuyordu. Bunlara en düşük destek sağlanıyordu.
6. Bölge ise Ağrı, Hakkâri, Şırnak gibi kalkınmada öncelikli illerden oluşmaktaydı. Bu illere de en yüksek desteklerin verilmesi öngörülüyordu.
Teşvikler; SGK primi desteği, vergi indirimi, yatırım yeri tahsisi gibi araçlarla bölgelere göre kademelendirilmişti.
Ancak zaman içinde yatırımların niteliğinin değişmesi ve ihtiyaçlar, yalnızca bölgesel destekle yetinilmeyeceğini hepimize gösterdi.
İleri teknoloji yatırımları, stratejik üretim alanları, cari açık azaltıcı projeler gibi başlıklarda yatırımın nerede yapıldığından çok neyin üretildiği öne çıktı.
İşte bu noktada sistem dönüşmeye başladı.
2016 yılında yürürlüğe giren Proje Bazlı Teşvik Sistemi, bu dönüşümün ilk işaretiydi.
Artık sadece Doğu’da değil, gelişmiş illerde de bir yatırım “stratejik” ise devletten büyük destek alabiliyordu.
Mesela, Kocaeli’nde kurulan çip üretim fabrikası veya ASELSAN’ın Ankara’daki Hava Savunma Sistemleri Üretim Tesisi Yatırımı…
Bunlar, bölgesinden bağımsız olarak stratejik teşvik kapsamına alınmış durumda.
Yani, verilen destekler, sadece bölgeye göre değil, yatırımın niteliğine göre de verilmeye başlandı.
Geçtiğimiz hafta açıklanan yeni teşvik sistemi, yatırımın yapıldığı coğrafyayı önemsemeye devam ediyor ama artık tek kriter bu değil.
Yatırımın içeriği, teknolojik seviyesi, yerlilik oranı ve dışa bağımlılığı azaltma potansiyeli çok daha belirleyici hale geldi.
Bu dönüşümün kurumsal adı ise Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi.
Sistem artık üç ana başlıkta çalışıyor:
Teknoloji Hamlesi Programı; Orta-yüksek ve........
© Haber7
