İslamofobinin kodları
İslamofobi, modern çağın en karmaşık ve çok katmanlı önyargı biçimlerinden biri olarak hem siyasal hem sosyolojik hem de epistemolojik düzeyde ele alınması gereken bir olgudur. Bu kavram, sadece bir "Müslüman nefreti" ya da "dine dayalı ayrımcılık" olarak indirgenemez; zira İslamofobi, Batı’nın üstünlük iddiası üzerine kurulu tarihsel bir ideolojik formasyonun günümüz tezahürüdür. Kavramın içerdiği korku, düşmanlık, dışlama ve tahakküm unsurları, onu sıradan bir hoşgörüsüzlük biçiminden ziyade yapısal bir iktidar aracına dönüştürmektedir.
İslamofobi kavramı ilk olarak 1990’ların ortalarında İngiltere merkezli düşünce kuruluşlarının raporlarında tanımlanmaya çalışılmış, 11 Eylül saldırılarından sonra ise küresel kamuoyunun gündemine oturmuştur. Ancak literatürde hâlâ bu kavramın sınırları konusunda mutabakat sağlanabilmiş değildir. Kimileri için bu olgu, "irrasyonel bir İslam korkusu" iken; bazı yazarlar tarafından "İslam’a veya Müslümanlara yönelik ayrımcı davranışların rasyonelleştirilmiş formu" olarak tanımlanır. Diğer yandan bazı Batılı entelektüeller (özellikle Bernard Lewis gibi figürler), İslamofobi kavramının İslamcı ideolojileri eleştirmeyi engellediğini savunarak bu kavrama karşı mesafeli durmuştur. Bu tartışmalar, kavramın ideolojik yönünü ve Batı entelijansiyasının İslam’a bakışındaki çelişkiyi gözler önüne serer.
İslamofobiyi anlamak için onu modern dönemin üretimi olan oryantalist düşünceyle ilişkilendirmek zorunludur. Edward Said’in çığır açıcı eseri Oryantalizm (1978), Batı'nın Doğu’yu inşa ediş biçimlerinin aslında bir bilgi üretme sürecinden ziyade bir tahakküm kurma stratejisi olduğunu ortaya koymuştur. Said'e göre, Batı, Doğu’yu kendi zıddı olarak konumlandırarak hem kültürel hem politik bir üstünlük inşa etmiştir. Bu süreçte Doğu’nun ve İslam’ın irrasyonel, despotik, kadın düşmanı, şiddet yanlısı ve modernlik karşıtı olarak sunulması, yalnızca geçmişteki kolonyal müdahalelerin değil, bugünkü güvenlik politikalarının da meşruiyet zeminini oluşturur. İslamofobi, bu oryantalist tahayyülün 21. yüzyıldaki dijital, politik ve kültürel formlarda yeniden üretimidir.
TÜRKİYE BAĞLAMINDA İSLAMOFOBİ
Türkiye, hem Müslüman bir ülke kimliği hem de Batı ile derin tarihsel, kültürel ve siyasal etkileşimleri nedeniyle İslamofobi tartışmalarında benzersiz bir konuma sahiptir. Bir yandan, yurtdışındaki Müslüman diasporaların haklarını savunan, İslam’a yönelik nefret suçlarına diplomatik tepki gösteren bir devlet olarak görünürken; diğer yandan, kendi içinde İslami kimliğe yönelik modernleşmeci dışlayıcılık mirasını hâlâ tam olarak aşamamıştır. Dolayısıyla Türkiye bağlamında İslamofobi, sadece dışarıdan maruz kalınan bir ayrımcılık değil, içeride........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein