menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şam-ı Şerif'te diplomasi savaşları

7 0
28.05.2025

Beşşar Esed rejiminin devrilmesiyle birlikte yeni Suriye yönetimi, yalnızca siyasi bir dönüşüm sorumluluğunu devir almadı, aynı zamanda derin bir toplumsal enkaz, fakirlik, güvenlik ve altyapı krizini de miras aldı. Ülkenin birçok bölgesinde devlet otoritesi dağılmış, altyapı sistemleri büyük ölçüde çökmüş ve toplumsal doku, uzun yıllar süren baas diktasının etkisiyle ciddi şekilde yıpranmış durumdaydı.

Bu koşullarda yönetime gelen Ahmed Şara liderliğindeki yeni Suriye yönetimi, bir yandan devlet aygıtını yeniden inşa etmeye ve fakirlikle savaşmaya çalışırken, diğer yandan çok aktörlü ve çeşitli dış müdahalelerin kuşattığı bir sahada ülke maslahatını koruyacak zaman ve zemin kazanmaya yönelik dikkatli bir strateji izlemeye başladı

Şara yönetimi, iç siyasette önceliğini güvenlik kurumlarının (ordu, emniyet teşkilatı ve istihbarat birimleri) yeniden yapılandırılmasına, yerel yönetimlerin işlevselleştirilmesine, hizmet altyapısının iyileştirilmesine ve toplumsal bütünlüğün güçlendirilmesine verdi.

Ancak bu hedeflerin hayata geçirilebilmesi, dış baskının azaltılması ve içeride asgari düzeyde istikrarın sağlanmasına bağlı. Bu nedenle Şam yönetimi, başta İsrail olmak üzere tüm dış aktörlerle çatışmasızlık zeminini korumaya yönelik bir refleks geliştirdi.

Rusya ve İran faktörlerine karşı stratejik hamle

Devrik Esed rejiminin hayatta kalması için sahaya fiilen inen iki başat dış aktör olan İran ve Rusya, Suriye’deki devrim sonrası gelişmelerle birlikte eski konumlarını büyük ölçüde kaybetti.

Yeni Suriye yönetimi, ülkenin egemenliği, bağımsızlığı ve iç istikrarını önceleyen bir strateji doğrultusunda, İran’la olan ilişkileri köklü biçimde yeniden tanımlamayı tercih etti.

Şara yönetimi, İran’ın özellikle milis yapılar, istihbarat hücreleri ve mezhepsel (Şii-Nusayri) argümanlar üzerinden kurduğu nüfuzu, hem iç güvenlik hem de dış politika açısından ciddi bir tehdit ve tehlike olduğunun farkındaydı. Bu nedenle, İran’ın sahadaki görünür varlığını sonlandırarak, ABD ve İsrail’in Suriye’ye yönelik müdahalelerine gerekçe gösterdikleri “İran tehdidi” argümanını geçersiz kılmayı hedefledi.

Bu hamle, aynı zamanda Şam’ın Suudi Arabistan başta olmak üzere bölgesel aktörlerle ilişkilerini normalleştirmesini kolaylaştırdı ve uluslararası alanda meşruiyetini yeniden inşa etmesine katkı sağladı.

Öte yandan Rusya, devrik rejim döneminde elde ettiği hava sahası kontrolü ve askeri üsler aracılığıyla Suriye’de çok etkin bir varlık sürdürmekteydi. Şara yönetimi, bu varlığı bütünüyle tasfiye etmek yerine, ABD’nin bölgedeki nüfuzunu sınırlamak ve Batı bloğuna karşı dengeleyici bir güç bulundurmak amacıyla pragmatik........

© Haber Vakti