menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Jeffrey Sachs’ın hezeyanlarına reddiye

6 0
14.04.2025

Antalya Diplomasi Forumu’nda konuşan ABD'li akademisyen ve BM danışmanı Prof. Dr. Jeffrey Sachs, “Suriye savaşı Esed yüzünden çıkmadı plan çok daha önceden hazırdı. Suriye'de 14 yıldır süren kanlı çatışmalar, Esed'in otoriter yönetiminden değil, 2011'de Beyaz Saray'da alınan bir karardan kaynaklandı. Üstelik bu kararın arkasında yalnızca Amerikan yönetimi değil, İsrail'in 25 yıldır süren talepleri de vardı. Netanyahu, Orta Doğu'daki tüm muhalif rejimleri devirmek istiyordu; Esed de bu listenin başındaydı." diyerek hem tarihsel gerçekleri çarpıtmış hem de yarım asırdan fazla Baas rejiminin baskıları ve zulümleri altında yaşayan ve 14 yıl boyunca bu zulüm diktatörlüğüne karşı direnen Suriye halkının haklı mücadelesini itibarsızlaştırma çabasına girişmiştir.

Sachs’ın bu iddialarına cevap vermeye geçmeden önce önemli bir hususa dikkat çekmek istiyorum: Algı Yönetimi ve Manipülasyon Operasyonlarında “Uzman Etkisi”

Toplum mühendislerinin yürüttüğü algı operasyonları ve manipülasyon tekniklerinde en sık başvurulan yöntemlerin başında, “Expert Effect” yani uzman etkisi olarak tanımlanan strateji gelir. Bu yöntem, kamuoyunu veya belirli bir hedef kitleyi yönlendirme stratejilerinde sıkça kullanılan güçlü bir psikolojik taktiktir.

Uzman etkisi, bir kişinin söylediklerinin doğruluğunun sorgulanmadan kabul edilmesi sürecidir. Bu etki, özellikle ilgili kişi “uzman” olarak lanse ediliyorsa çok daha etkili hale gelir.

Uzman Etkisi Nedir?

Uzman etkisi, bir kişinin akademik unvanı, prestijli kurumlardaki geçmişi veya tanınmışlığı nedeniyle söylediklerinin doğru kabul edilmesi eğilimidir. Kitleler, genellikle uzman olarak gösterilen kişilerin sözlerine eleştirel bakmak yerine güvenme eğilimindedir.

Bu durum özellikle şu alanlarda kullanılır:

Bu Etki Nasıl Kullanılır?

I. Uzmana rol verilir: Konu hakkında kamuoyunu etkilemek isteyen güçler, belirli bir görüşe uygun "uzmanları" medyada öne çıkarır.

II. Güven inşa edilir: Uzmanın geçmişi, unvanı ve uluslararası itibarı ön plana çıkarılarak “bilgiye dayalı konuştuğu” algısı oluşturulur.

III. Yorumlar bilgi gibi sunulur: Uzmanın değerlendirmeleri birer yorum olmasına rağmen “gerçek bilgi” gibi sunulur.

IV. Ters söylemler itibarsızlaştırılır: Uzmanın söylediklerine karşı çıkanlar "komplocu", "radikal", "duygusal" gibi etiketlerle susturulur.

Jeffrey Sachs örneğinde olduğu gibi. Jeffrey Sachs, BM ve Harvard geçmişi olan, küresel kalkınma üzerine çalışmış akademik bir isimdir. Ancak Suriye meselesinde, Esed rejimini aklayan ve ABD ile İsrail’i Suriye devriminin planlayıcıları gibi göstererek devrimcileri birer maşa, ajan ya da piyon gibi gösteren açıklamaları, tam olarak "uzman etkisi"ne dayalı bir algı operasyonu ve manipülasyon mühendisliğidir. Halkların gözünde "nötr ve bilgiye dayalı konuşuyor" gibi görünse de aslında:

Rejimin suçlarını örtbas etmektedir

Direnişi ve devrimcileri birer piyon konumuna indirgeyerek halkların gözünde şeytanlaştırmakta, terörle eşitlemektedir.

Batılı emperyalist merkezleri eleştiriyor gibi yaparken onların "seçici" anlatılarını meşrulaştırmaktadır.

Toplum mühendislerinin, uzman etkisine yöntemiyle yürüttükleri algı operasyonlarına karşı ne yapmalı?

Şimdi, toplum mühendisliğinin sözcülüğünü yapan; manipülatif ve yanlı söylemleriyle tarihî gerçekleri çarpıtmaya, mazlum bir halkın destansı mücadelesini itibarsızlaştırmaya ve bu mücadeleye dair zihinlerde şüpheler oluşturmaya çalışan ABD’li akademisyen ve BM danışmanı Prof. Dr. Jeffrey Sachs’ın iddialarını tek tek ele alarak hakikati ortaya koyalım.

1.Suriye savaşının ardında Beşar Esed’in değil, ABD ve İsrail’in olduğu iddiası.

Jeffrey Sachs, Suriye savaşına dair yaptığı değerlendirmelerle, sadece bir tarihsel çarpıtmaya imza atmakla kalmamış, aynı zamanda zalimi mazlum gibi gösterme çabasıyla Esed rejiminin katliamlarını aklamaya çalışmıştır. “Suriye savaşı Esed yüzünden çıkmadı” iddiası, Baas rejiminin yarım asırı aşan zulümlerini ve özellikle 2011’den itibaren işlediği insanlık suçlarını ve halka karşı giriştiği topyekûn savaşı göz ardı etmek anlamına gelir. Bu açıklamalar, emperyalist güçlerin ve diktatör rejimlerin işlediği cinayetleri örtbas etme girişiminin yeni bir örneğidir.

Savaşın Gerçek Müsebbibi: Esed ailesinin kanlı rejimidir.

Suriye’deki savaşın fitilini ateşleyen asıl unsur, halkın özgürlük taleplerine karşı Esed rejiminin sistematik, orantısız ve vahşi şiddetidir. Ancak bu zulüm 2011’de başlamamıştır. Esed ailesi, onlarca yıldır iktidarda kalmak için halkını ezmiş, özgürlük ve adalet talep eden herkesi ya katletmiş ya da susturmuştur.

Hama Katliamı: Hafız Esed döneminin kanlı izleri

Bugünkü Beşşar Esed rejiminin temeli, babası Hafız Esed’in demir yumrukla yönettiği yıllara dayanır. Bu dönemde Suriye halkı, Baas rejiminin mezhepçi politikaları, istihbarat terörü ve askeri baskıları altında yaşamak zorunda kalmıştır.

1982 yılında, Hafız Esed’in kardeşi Rıfat Esed komutasındaki birlikler, Hama kentini tanklarla kuşatarak yaklaşık 40.000 sivilin katledildiği bir soykırım gerçekleştirmiştir. Tüm şehir günlerce bombalanmış, insanlar diri diri gömülmüş, kadınlar ve çocuklar dahi acımasızca öldürülmüştür. Bu olay, Baas rejiminin halkına nasıl bir gözle baktığını net bir şekilde göstermiştir.

Devriminin başlangıcı: Dera’dan yükselen isyan

2011 yılında Dera’da duvara rejim........

© Haber Vakti