Sosyopsikolojik Poetika
Kafamızın içinde kırk tilki geziyor da kırkının kuyruğu birbirine değmiyor! Üstelik bu vakte kadar bildiğimiz ne varsa yanıldığımıza yetmiyor. Daldaki kuşların peşinde koşarken kaybettiklerimizin muhasebesini yapabilmek her geçen gün imkansızlaşırken; daldaki kuşların tamamı eldeki bir kuş etmiyor!
Hasta adam sendromu, kirli bir gölge misali ufkumuzun ucundan çekiştire dursun... Bizim oğlan bina okur, döner döner yine okur önermesinin terbiye ediciliği de kifayet etmiyor olmalı ki; çetrefil üstüne çetrefil kaplı pastalarla donatılmış masalarda kendimizden geçiyoruz. Evet! Maalesef... Ektiğimizi biçiyoruz!
Heveslerin kursakta kalmış olması değil... Surlarda açılan gediklerin solması da değil... Bir başka alabora oluşun verdiği ağırlıktan ötürü, kızgın ve kırgın esen rüzgârın sendelettiği dallarda patlamadan dökülen tomurcukların yası var. Yıldızların bile bu kurgulanmış gökyüzünde içten içe kayası var. Herşey son tahlilde aslına rücû edermiş amma... Asılların, aslı astarı müphem tülüne........
© Haber Vakti
