FIKIRLERE VE İNANÇLARA SAYGILI OLMAK
Türkiye devleti kurulduğundan beri, karşıt görüşlü tarafların birbiriyle çatışma halinde olduğu bir ülke olmuştur. Özellikle cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda Anadolu topraklarında dinle yönetilmek isteyenler daha fazlaydı ve sonradan Balkanlar'dan yoğun bir göç dalgası başladı, tabii ki Türkiye'den de Balkanlar'a göç yaşandı. Ülke toplumuna dayatılan Laiklik daha doğrusu dinle ile yönetilmeme ve hatta toplumu da dinden koparma çalışmaları başladı o yıllarda. Zaten devrimlerin çoğu kanlı biter ne yazık ki ve yeni bir rejim içinde binlerce insan katledildi, karşı çıkan binlerce insan ya yerinden edildi, ya da öldürüldü. Bilmeyenler için söyleyelim, o zamanlar savaştan çıkan bir toplum fakirlikten, açlıktan ve hastalıktan perişan bir durumdaydı. Yeni bir rejim ve toplumun çoğunun bu rejime karşı çıkması sonucu üzücü olaylar yaşandı maalesef.
Laiklik taraftarları ve din taraftarları arasında acımasızca olaylar yaşandı, özellikle devlet kurumlarının laiklik taraftarlarının elinde olması sebebiyle, din kanunlarına inanan insanlar baya hırpalandı ve yıllarca sürecek bir çekişme içine girdi toplum. Özellikle ülkenin büyük bölümünde askeri rejimin güçlü olması, mit ve emniyet güçlerinin, görsel ve yazılı medyanın da laiklikçilerin elinde olması ve her şeyi kendi Avrupai kültürüne göre dizayn etmeleri kaosa sebebiyet verdi, haliyle dinci kesimde bunlara karşı çıktı ve bazen şiddet yanlısı eylemler, bazen de mitinglerle tepki gösterdi ama nihayetinde resmi kurumlar, din taraftarlarına karşı olduğu için baya muhafazakarlar ezildiler ve Aleviler, Kürtler'in de hakeza daha çok ezildiğini ifade edebiliriz.
Çok partili sisteme geçilmesi de büyük sorunlara neden oldu, bazen askeri darbeler ve bazen de işlenen cinayetler sonucunda karşı taraflara gözdağı verilmeye çalışıldı. Halkın seçtiği siyasetçilere irtica adı altında darbeler yapıldı veya askeriyeye ve Atatürk ilke ve inkılaplarına karşı olduğu bahanesi........
© Günışığı Gazetesi
