menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DİKTATÖRLER VE İŞKENCEHANELERİ…

12 0
27.01.2025

Diktatörler elbette-ki öyle bir günde iktidara gelip, diktatörlükle yönetilen bir ülke kurmuyor. Bu uzun bir süreç istiyor. Bir diktatör önce devletin içinde önemli bir konuma geliyor. Sonra kendisini destekleyecek istihbarat örgütleri aracılığı ile o ülkelerin güdümünde ilerlemeye başlıyor. İçerde demokrasinin verdiği nimetleri en iyi şekilde kullanarak, ayrılıkları kaşıyor, halk arasında kutuplaşmayı derinleştirerek kayıtsız-şartsız kendisine bağlı kemik bir taban oluşturuyor.

Sonra ne mi oluyor?

Saddam Hüseyin'in Irak’ı,

Beşşar Esad’ın Suriye’si oluşuyor.

Tüm Otoriteryen, Totaliter, Monarşi, Oligarşi, Teknokrasi, Teokrasi, Diktatörlük rejimler incelendiğinde bunu görmek mümkündür. Biz yanı başımızda olması ve göçlerle direk bizi ilgilendirmesi nedeniyle bu iki diktatöre bakalım.

Fakat şunu unutmayalım; her ne olursa olsun hiçbir baskıcı rejim ilelebet ayakta kalmıyor, yıkılıyor. Ya halkı tarafından, ya da o gün kendi çıkarları için onu destekleyen devlet ve istihbarat örgütleri tarafından. Ha bazen de yıkılanın yerine daha baskıcı bir rejim de gelebiliyor.

Şimdi Saddam Hüseyin ve onun yarattığı Irak’a ve bugünkü Irak'a kısaca bir bakalım. Saddam Hüseyin; ilk etapta akrabalarını kullanarak asker oldu. Sonra ülkedeki Arap Milliyetçiliği ve Arap Sosyalizminin bir karışımı olarak tanımlanan Baasçılığı benimseyerek istihbarat örgütleriyle de kurduğu bağlarla kısa sürede Baas Partisinin liderliğine yükseldi. Daha sonra ülkedeki demokratik kanalları kendi çıkarı doğrultusunda kullanarak yavaş-yavaş, ilmek-ilmek diktatörlüğünü inşa etmeye başladı. Diktatör bir rejim........

© Güneydoğu Ekspres