menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hüseyin...Direksiyon Başında Bir Ömür

23 45
previous day

Sabah Ankara soğuğunda, motor henüz ısınmadan, Hüseyin çoktan eldivenlerini giymiş, kontak anahtarını çevirmişti. Radyoda kısık sesli bir türkü… İçli bir ses, Hüseyin’in kalbindeki sessizliği tamamlıyordu.

Yıllardır aynı yollardan geçtiği halde, her sabah direksiyon başına geçtiğinde sanki ilk kez biniyormuş gibi saygı duyuyordu işine. Çünkü onun için şoförlük, yalnızca bir uğraş değil, alın terinin, onurun, sabrın adıydı. Ankara’nın sokaklarını ezbere bilirdi ama asıl bildiği şey, insan taşırken aslında sorumluluk taşıdığıydı. Çalışma azmi ve dürüstlüğüyle kısa sürede şoförlerin amiri oldu.

Hüseyin her zaman sessiz bir adamdı. Çok konuşmaz, gözleriyle anlatırdı duygularını. En çok da çocuklarına bakarken… Onlar onun yaşam sevinciydi. Sırtını yasladığı tek şey, çocuklarının geleceğiydi. Onları okutmak, iyi insanlar olarak büyütmek için gecesini gündüzüne kattı. Direksiyon başında ter döktü, hastalığını bile onlardan sakladı. O, sadece bir baba değil, çocukları için dimdik duran bir dağdı.

Eşi Şahizer’e olan sevgisi ise sessizce büyümüş bir destandı. Gençliklerinde, Şahizer nişanlıyken saçına Hüseyin’in küçük bir fotoğrafını iliştirip çektirdiği fotoğrafı Hüseyin gördüğünde, gözleri dolmuştu. O kare, sözcüklere dökülmeyen bir “seni seviyorum”du. Yaşam boyu o sevgiyi kalbinde taşıdı. Zor zamanlarında o sevgiden güç aldı. Kimi zaman gülümseyerek sustular, kimi zaman birbirlerinin gözlerine bakarak yılları devirdiler. Aşkları yüksek sesli değildi, ama........

© Gazete Pencere