Çürüme
“Bazı çürümeler sessiz olur; gürültüyle değil, içten içe olur. İlk önce bir koku belirir havada, ardından duyarsızlık çöker topluma. Bozulan bir etik, çöken bir adalet, yıpranan bir vicdan. Türkiye’de çürüme yalnızca betonun içinde değil; sözcüklerde, karar masalarında, ekranların parlak yüzlerinde de gizli…”
Çürüme içten içe sessizce başlar; fark ettiğinde çok geçtir, koku her yere sinmiştir!
Bu koku neyin kokusu?
En kötüsü de adaletin çürümesidir!
Oysa çocukluktan itibaren “Adalet mülkün temelidir” tümcesi ile büyüdük. Boşuna değil yargılandığı duruşmada gülümseyen Deniz Gezmiş’e, yargıç soruyor. “Niye gülüyorsun?” Deniz Gezmiş de “Arkanızda adalet yazıyor da…” diye yanıtlıyor.
Suç işleyenlerin cezasız kalması.
Hukukun, güçlünün lehine şekillenmesi bir ülkenin intiharıdır.
Eğitimin bozulması... Nitelikli eğitimin yerini ezberci ve yozlaşmış sistemlerin alması. Örnek mi? Bilimsel altyapısı olmayan müfredat değişiklikleri, liyakatsiz atamalar.
Medyanın gücünün yerini güçlerin medyasının aldığı günden itibaren medyanın ve medyadaki düşüncenin çürümesi.
Gerçeklerin değil, algının yönetildiği bir medya düzeni.
Örneğin haberlerin sansürlenmesi, bağımsız gazetecilere baskı, gözaltı, tutuklama, verilen ev hapsine sevinme halleri, düşleri bile zorlar, trajikomiktir!
Kentlerin kalbi kitabımda yazdıklarım yanında kentlerin ve doğanın çürümesi. Kentsel........
© Gazete Pencere
