SAVAŞI GÖRDÜM
BENCE; yaşamın değerini bilelim.
SAVAŞ denilen ‘ölümün’ dehşetini anlamak için savaşın yaşandığı bölgenin görülmesi gerekirmiş, televizyondan seyretmek yetmezmiş; bunu gördüm.
Geçen hafta Suriye’nin kuzey batısındaki Bayırbucak bölgesi Türkmen Dağı’na gittim, 14 yıl süren Suriye iç savaşının tahribatını yerinde gördüm ve yaşananları yaşayanlardan dinledim.
İç savaşların en önemli sonucu; yüzlerce yıl komşu olarak birlikte yaşamış insanların birbirlerine düşman olmaları ve bunun acıklı, hazin sonuçlarıdır. Şimdi nasıl birlikte yaşayacaklar?
Lazkiye şehrine bağlı bu bölgede Türkmenlerle Nuseyri inancına bağlı Arap soylular bitişik köylerde ve şehir merkezinde birlikte yaşarlar. Çocukları aynı okullara gider, tarlaları sınırdaştır, işyerleri bitişiktir, aynı yolları kullanarak köylerine çıkarlar, aynı hattan elektrik alırlar, aynı şebekeden su içerler; aynı caddenin etrafında esnaflık yaparlar, iş ortağıdırlar, birbirlerinin müşterisidirler; yani aynı mekanda aynı hayatı yaşarlar.
Her şey paramparça olmuş. Esat rejimine destek verenler; (bunların arasından teşkil edilen Şabbiha denilen silahlı güçler) 14 yıl boyunca rejim güçlerinin karadan ve havadan verdiği destekle komşularına yani Türkmenlere saldırmışlar, öldürmüşler, köylerini tahrip etmişler ve göçe zorlamışlar. Türkmen Dağı köyleri yıkılmış, evler, okullar, özellikle de camiler tahrip edilmiş, meyve bahçeleri kesilmiş, dağları/ormanları yakılmış; köyler insansız, tarlalar orman olmuş, bahçelerde meyve ağaçları bakımsızlıktan yabanileşmiş...
Bu bir savaştan öte; bölgede bulunan tüm köyler ve........
© Gazete Pencere
