Tarihe atılan karanlık imza: Borgia Ailesi
İnsanlık tarihi büyük komutanların, aydın devlet adamlarının, kahramanların ve kimi zaman toplumları sınırlandıran normalin dışına taşıp insanları hayallerinin ötesine taşıyabilenlerin hikâyeleriyle doludur. Bazen bilim uğruna laboratuvarda çalışıp bu uğurda yaşamını yitiren Marie Curie’dir bu, bazen de geniş kanatlarını açıp Galata’dan Üsküdar’a uçuveren Hezarfen Ahmet Çelebi. Güney Amerika halklarını bağımsızlık için tetikleyen Simon Bolivar’ın hikâyelerinde çıkar karşınıza belki. Belki de dünyanın çevresini dolaşan ilk insan olacakken Filipinlerde yerlilerle girdiği Mactan Savaşı’nda hayatını kaybeden, buna rağmen insanlığa kendi adıyla anılan bir boğaz hediye eden Ferdinand Macellan’dır.
Tarih kitaplarında bunlara benzer yüzlerce isme denk gelmeniz mümkündür (ki sanırım bizim için en kıymetlisi yok oluşa sürüklenen bir milleti bağımsızlık ve aydınlanma ateşiyle vareden Mustafa Kemal Atatürk’tür).
Peki ya bu tozlu sayfalar hep böyle kahramanlarla mı doludur? Tabii ki hayır. Çok geriye gitmeden yakın tarihte acımasızlıklarıyla, kötülükleriyle iz bırakmış pek çok isme de rastlayabiliriz. İlk anda Adolf Hitler, Mao Zedung ya da Joseph Stalin gibi isimler aklımıza gelse de birazcık daha düşündüğümüzde Kamboçya’da yarattığı zulüm ortamıyla nüfusun dörtte birine denk gelen 2 milyon insanın ölümüne yol açan Pol Pot ya da Afrika’da ölümlerle, kol, bacak kesmelerle ünlenen Belçika Kralı II.Leopold’ün de bu karanlık sayfalarda kendilerine yer tuttuğunu görebiliriz.
Borgialar sahnede
15.yy Avrupa’sında ortaya çıkan gelişmeler bu kıtadan doğup tüm dünyaya yayılacak bir değişimin fitilini ateşlemek üzeredir. Bu Erken Rönesans Dönemi İtalyası’nda Leonardo Da Vinci muhteşem eserleri ve dehasıyla her geçen gün daha da popüler olmakta, Michelangelo başyapıtı sayılabilecek Davut Heykeli için Toskana mermerine ilk çekiç darbelerini indirmeye hazırlanmakta, Boticelli ise güzeller güzeli Venüs’ün doğumunu yavaş yavaş tuvale aktarmaktadır. Aynı dönem İtalya’sında bir aile ise Katolik dünyanın kalbine gizli gizli kök salmakta, prensliklere bölünmüş, parça parça bir ülkeyi kedinin fareyle oynadığı gibi kendi ihtiraslarını gerçekleştirmek için arzu ettiği gibi evirip çevirmektedir. Günümüz siyasetine de damga vuran Makyavelizm kavramına ilham kaynağı olan “Prens” kitabının kahramanı Cesare Borgia’nın da mensubu olduğu Borgia ailesidir bu.
Niccolò Machiavelli'nin "Prens" kitabında Borgia ailesi, özellikle de Cesare Borgia, ideal hükümdar portresininin kanlı canlı bir örneği olarak anlatılmaktadır. Machiavelli, Cesare Borgia'yı gücü ele........
© Gazete Pencere
